ENSTİTÜLER Arşiv — ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi https://www.ankasam.org/kategory/enstituler/ Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Fri, 29 Mar 2024 07:08:01 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.4.3 Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın Japonya Yaklaşımı https://www.ankasam.org/uluslararasi-atom-enerjisi-ajansinin-japonya-yaklasimi/ https://www.ankasam.org/uluslararasi-atom-enerjisi-ajansinin-japonya-yaklasimi/#respond Fri, 29 Mar 2024 07:07:03 +0000 https://www.ankasam.org/?p=76394 Birleşmiş Milletler bünyesindeki Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı 12 Mart 2024 tarihinde Tokyo Hükümeti’ne, harap olan Fukushima Daiichi Nükleer Santrali’nde arıtılmış radyoaktif atık suyun devam eden deşarjında şeffaflığın önemini vurgulamıştır.  UAEA Genel Direktörü Rafael Grossi de Japonya’nın nükleer kapasitesinin arttırılmasını desteklediklerini ifade ederek ülkenin nükleer enerjiyi istikrarlı ve temiz bir enerji kaynağı olarak gördüğünü […]

The post Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın Japonya Yaklaşımı appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
Birleşmiş Milletler bünyesindeki Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı 12 Mart 2024 tarihinde Tokyo Hükümeti’ne, harap olan Fukushima Daiichi Nükleer Santrali’nde arıtılmış radyoaktif atık suyun devam eden deşarjında şeffaflığın önemini vurgulamıştır.  UAEA Genel Direktörü Rafael Grossi de Japonya’nın nükleer kapasitesinin arttırılmasını desteklediklerini ifade ederek ülkenin nükleer enerjiyi istikrarlı ve temiz bir enerji kaynağı olarak gördüğünü belirtmiştir.[1]

Grossi, arıtılmış su salınımının başladığı Ağustos ayından bu yana ilk kez Japonya’da bulunmaktadır. Grossi’nin ziyareti, Japonya’nın 11 Mart depremi ve tsunamisinin Fukushima felaketini tetiklemesinin 13. yılını kutlamasından bir gün sonra gerçekleşmiştir. 2011 yılında meydana gelen felaket, Fukushima santralinin güç kaynağı ve reaktör soğutma fonksiyonlarına zarar vererek üçlü erimeyi tetiklemiş ve büyük miktarlarda radyoaktif atık suyun birikmesine neden olmuştur. On yıldan fazla süren temizleme çalışmalarının ardından santral, 24 Ağustos’ta suyu arıttıktan ve büyük miktarlarda deniz suyuyla seyrelttikten sonra boşaltmaya başlamıştır. Bu sürecin onlarca yıl sürmesi beklenmektedir.[2]

Bu deşarjlara, Japon deniz ürünlerinin tüm ithalatını yasaklayan Çin de dahil olmak üzere komşu ülkeler karşı çıkmıştır. Japonya endişeleri gidermek için UAEA’dan güvenlik izleme ve değerlendirme konusunda yardım istemiştir. Grossi, Japonya Ekonomi ve Sanayi Bakanı Ken Saito’ya “bu sürecin şeffaflığını göstermenin çok önemli olduğunu” söylemiştir.[3]

Grossi, ayrıca Japonya’ya Fukushima Daiichi operatörü tarafından işletilen Japonya’nın kuzeyindeki Niigata bölgesinde âtıl durumda bulunan Kashiwazaki-Kariwa Nükleer Santrali’nin iyileştirilmesi için teknik yardım teklif etmiştir. Şirket ve hükümet, santrali kısa süre içinde yeniden çalıştırmak istemektedir. Kashiwazaki-Kariwa Santrali’nin 6 ve 7 numaralı reaktörleri yeniden çalıştırma için düzenleyicilerin güvenlik testlerini geçmişti. Ancak 2021 yılında güvenlik sorunlarının ortaya çıkmasının ardından daha fazla hazırlık yapmaları askıya alınmıştır. Bu durum, düzenleyicilerin iyileşmeyi kabul ettiği Aralık ayına kadar sürmüştür.[4]

UAEA, Tokyo Electric Power Company Holdings’in halkın güvenini kazanma çabalarına yardımcı olmak üzere santrale bir uzman ekibi göndermektedir. Grossi, Saito’ya “Japonya’nın nükleer kapasitesinin mümkün olan en kısa sürede çalışır hale gelmesine yardımcı olmak istiyoruz” demiştir. Nükleer santralin yeniden faaliyete geçmesi, ev sahibi toplumun onayına tabi olduğu için belirsizliğini korumaktadır. 1 Ocak’ta Noto bölgesinde meydana gelen deprem güvenlik endişelerini yeniden alevlendirmiş ve nükleer düzenleyicileri ülke çapındaki nükleer tesislerin tahliye planlarının gözden geçirilmesi talimatını vermeye sevk etmiştir.[5]

Tokyo Hükümeti, daha önceki nükleerden çıkış planlarını tersine çevirmiş ve Rusya’nın Ukrayna’yı geniş çaplı işgaliyle bağlantılı olarak artan yakıt maliyetlerine ve karbonsuzlaştırma hedeflerine ulaşma baskısına yanıt niteliğinde nükleer enerji kullanımını hızlandırmaktadır.  14 Mart günü Dışişleri Bakanı Yoko Kamikawa ile bir araya gelecek olan Grossi’nin nükleer silahsızlanma, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi, Kuzey Kore ve İran’la atom enerjisinin barışçıl kullanımı konularında işbirliğini ele alması beklenmektedir.[6]

Yetkililer Japonya’nın ayrıca UAEA’nın Ukrayna nükleer tesislerini Rusya’nın saldırılarından koruma çabalarına mali destek sağlamak istediğini söylemiştir. Japonya Çevre Bakanı Shintaro Ito, UAEA Başkanı Rafael Grossi ile yaptığı görüşmede, Fukuşima’daki arındırma çalışmalarından çıkan radyoaktif toprağın bertarafı konusunda UAEA’yla işbirliği sözü vermiştir. Bu toprak, Fukuşima’da geçici bir depolama tesisinde bulunmaktaydı. Hükümetin güvenlik testlerinin ardından bu toprağı yol yapımı ve diğer kamu işleri için geri dönüştürme planı şiddetli protestolarla karşılaşmıştır. Hükümet, 2045 yılına kadar vilayet dışında nihai bir bertaraf planı sözü vermiştir.[7]

UAEA’nın Japonya’nın nükleer enerji programına yönelik tutumu, Grossi’nin Japonya ziyareti ve Fukushima Daiichi Nükleer Santrali’ndeki durumun değerlendirilmesi üzerinden incelenebilir. Grossi’nin Japonya’ya verdiği destek ve teknik yardım teklifi, UAEA’nın üye ülkelerle işbirliği ve güvenlik sağlama rolünü göstermektedir.

Fukushima felaketinin çevresel etkileri, özellikle deniz suyuna yapılan radyoaktif atık suyunun deşarjıyla ilgili endişeler, çevresel hassasiyetin ve toplumsal tepkilerin bir yansımasıdır. Nükleer santral operasyonlarından kaynaklanan riskler ve atık yönetimi stratejileri, çevresel sürdürülebilirlik ve güvenlik açısından incelenebilir.

Japonya’nın nükleer enerjiyi temiz ve istikrarlı bir enerji kaynağı olarak görmesi, enerji politikalarının ve ekonomik tercihlerin bir yansımasıdır. Özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı’na bağlı artan enerji maliyetleri ve karbonsuzlaştırma hedeflerine yönelik baskılar, Japonya’nın nükleer enerji kullanımını hızlandırma kararını etkilemiş olabilir.

Nükleer tesislerin yeniden faaliyete geçmesi ve radyoaktif atıkların bertarafı gibi konular, toplumun enerji politikalarına ve çevresel politikalara yönelik tutumunu yansıtmaktadır. Bu konulardaki tartışmalar, toplumun nükleer enerjiye ve çevresel risklere yönelik algısını ve taleplerini incelemektedir.

UAEA’nın Japonya’nın nükleer tesislerinin güvenliğini izleme ve değerlendirme konusunda rolü, uluslararası nükleer güvenlik ve işbirliği açısından önemlidir. Japonya’nın Ukrayna’ya mali destek sağlama niyeti, uluslararası nükleer politikalar ve krizlerle ilişkili olarak incelenebilir.

UAEA Başkanı Rafael Grossi’nin Japonya ziyareti ve UAEA’nın Japonya’ya sağladığı destek, uluslararası nükleer güvenlik ve işbirliği açısından önemlidir. Ancak Fukushima felaketinin çevresel etkileri ve toplumsal tepkiler, nükleer enerjiye yönelik toplumsal kabul ve güvenin zayıflığını göstermektedir. Japonya’nın enerji politikalarında nükleer enerjiye yeniden odaklanması, ekonomik ve jeopolitik baskılarla şekillenmektedir.

Sonuç olarak, nükleer enerjinin çevresel ve güvenlik riskleriyle başa çıkma stratejileri, hem Japonya’nın iç politikalarını hem de uluslararası nükleer güvenlik tartışmalarını etkilemektedir. Bu nedenle, gelecekteki kararların çevresel sürdürülebilirlik, toplumsal kabul ve uluslararası işbirliği temelinde alınması kritik öneme sahiptir.


[1] “UN Nuclear Chief tells Japan Transparency is ‘Very Important’ in Ruined Nuclear Plant’s Discharges”, Associated Press News, https://apnews.com/article/japan-iaea-grossi-fukushima-nuclear-discharge-d96d22a1ae5acb92154b38af503cd43d, (Erişim Tarihi: 13.03.2024).

[2] “UN Nuclear Chief Tells Japan Transparency is ‘Very Important’ in Ruined Nuclear Plant’s Discharges”, ABC News, https://abcnews.go.com/International/wireStory/nuclear-chief-visits-japan-examine-fukushima-wastewater-release-108038384, (Erişim Tarihi: 13.03.2024).

[3] “IAEA Chief Reassures Residents that Treated Wastewater Discharge at Fukushima Nuclear Plant is Safe”, The Washington Post, https://www.washingtonpost.com/business/2024/03/13/japan-iaea-fukushima-nuclear-grossi-discharge/83577d9a-e0f5-11ee-95aa-7384336086f3_story.html, (Erişim Tarihi: 13.03.2024).

[4] “UN Nuclear Chief tells Japan Transparency is ‘Very Important’ in Ruined Nuclear Plant’s Discharges”, Associated Press News, https://apnews.com/article/japan-iaea-grossi-fukushima-nuclear-discharge-d96d22a1ae5acb92154b38af503cd43d, (Erişim Tarihi: 13.03.2024).

[5] “UN Nuclear Chief Tells Japan Transparency is ‘Very Important’ in Ruined Nuclear Plant’s Discharges”, ABC News, https://abcnews.go.com/International/wireStory/nuclear-chief-visits-japan-examine-fukushima-wastewater-release-108038384, (Erişim Tarihi: 13.03.2024).

[6] “IAEA Chief Reassures Residents that Treated Wastewater Discharge at Fukushima Nuclear Plant is Safe”, The Washington Post, https://www.washingtonpost.com/business/2024/03/13/japan-iaea-fukushima-nuclear-grossi-discharge/83577d9a-e0f5-11ee-95aa-7384336086f3_story.html, (Erişim Tarihi: 13.03.2024).

[7] “UN Nuclear Chief Tells Japan Transparency is ‘Very Important’ in Ruined Nuclear Plant’s Discharges”, ABC News, https://abcnews.go.com/International/wireStory/nuclear-chief-visits-japan-examine-fukushima-wastewater-release-108038384, (Erişim Tarihi: 13.03.2024).

The post Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın Japonya Yaklaşımı appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
https://www.ankasam.org/uluslararasi-atom-enerjisi-ajansinin-japonya-yaklasimi/feed/ 0
Rusya-Güney Kore Arasında “Casusluk Krizi” https://www.ankasam.org/rusya-guney-kore-arasinda-casusluk-krizi/ https://www.ankasam.org/rusya-guney-kore-arasinda-casusluk-krizi/#respond Thu, 28 Mar 2024 08:15:57 +0000 https://www.ankasam.org/?p=76350 Rusya, ülkenin doğusunda bir Güney Koreliyi casusluk yapmakla suçlayarak gözaltına almıştır.  Rus devlet haber ajansı TASS’ın yetkililere dayandırdığı haberinde Baek Won-soon olarak tanıtılan kişinin “yılın başında” Vladivostok kentinde gözaltına alındığı ve “soruşturma işlemleri” için Moskova’ya nakledildiği belirtilmiştir.[1] TASS, davası “çok gizli” olarak sınıflandırılan Baek’in Lefortovo Cezaevi’nde tutulduğunu ve 11 Mart 2024 tarihinde bir mahkemenin tutukluluğunun […]

The post Rusya-Güney Kore Arasında “Casusluk Krizi” appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
Rusya, ülkenin doğusunda bir Güney Koreliyi casusluk yapmakla suçlayarak gözaltına almıştır.  Rus devlet haber ajansı TASS’ın yetkililere dayandırdığı haberinde Baek Won-soon olarak tanıtılan kişinin “yılın başında” Vladivostok kentinde gözaltına alındığı ve “soruşturma işlemleri” için Moskova’ya nakledildiği belirtilmiştir.[1]

TASS, davası “çok gizli” olarak sınıflandırılan Baek’in Lefortovo Cezaevi’nde tutulduğunu ve 11 Mart 2024 tarihinde bir mahkemenin tutukluluğunun 15 Haziran’a kadar uzatılmasına karar verdiğini söylemiştir. Ajans, ismi açıklanmayan bir emniyet yetkilisinin Baek’in “devlet sırrı niteliğindeki bilgileri yabancı istihbarat servislerine aktardığını” söylediğini belirtmiştir. Daha fazla ayrıntı kamuoyuna açıklanmamıştır.[2]

Güney Kore Dışişleri Bakanlığı, yaptığı açıklamada, Baek’in gözaltına alındığının öğrenilmesinden bu yana konsolosluğunun yardım sağladığını söylemiştir. Bakanlık devam eden soruşturmayı gerekçe göstererek konuyla ilgili daha fazla ayrıntı vermeyi reddetmiştir.  Yonhap Haber Ajansı’nın Kore servisi, Baek’in Kuzey Koreli sığınmacıları kurtarmak ve insani yardım sağlamakla görevli bir misyoner olduğunu söylemiştir. Ajans, Baek’in Ocak 2024 tarihinde Çin’den kara yoluyla Vladivostok’a geldikten birkaç gün sonra gözaltına alındığını da eklemiştir. Bu olayla birlikte ilk kez bir Güney Koreli Rusya’da casusluk suçlamasıyla gözaltına alınmıştır.[3]

Rusya, Batı’nın yaptırımlarına verdiği destek nedeniyle 2022 yılında Güney Kore’yi “dost olmayan” bir ülke olarak nitelendirmişti. Kuzey Kore Lideri Kim Jong Un’un geçtiğimiz Eylül ayında Rusya’ya giderek Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüşmesinin ardından Rusya da Kuzey Kore’yle ilişkilerini derinleştirmiştir.[4]

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Asya-Pasifik Bölgesi’ndeki Güney Kore ve Japonya gibi müttefikleri, Kuzey Kore’yi askeri modernizasyon programını ilerletecek teknolojik know-how karşılığında Rusya’ya Ukrayna savaşında kullanması için silah sağlamakla suçlamaktadır. Ancak her iki ülke de bu iddiaları reddetmiştir. Geçtiğimiz yıl içinde Rusya çok sayıda yabancı uyruklu kişiyi gözaltına almış ve çeşitli suçlar işlemekle itham etmiştir.[5]

ABD’li gazeteci Evan Gershkovich de Mart 2023 tarihinde casusluk iddiasıyla gözaltına alınmış ve aynı zamanda sert koşulları ve tutukluları neredeyse tamamen tecrit altında tutmasıyla ünlü Lefortovo cezaevinde tutulmaktadır. Gözaltı süresi 2024 yılının Mart ayı sonuna kadar uzatılmış ve mahkeme işlemleri kapalı kapılar ardında yapılmıştır. Ekim ayında Rus-ABD’li gazeteci Alsu Kurmasheva yabancı ajan olarak kayıt yaptırmadığı için gözaltına alınmış ve daha sonra Rus Ordusu hakkında “yanlış bilgi” yaymakla suçlanmıştır. Gözaltı süresi Nisan ayına kadar uzatılmıştır.  Rusya’da casusluk suçu en fazla 20 yıl hapis cezasını gerektirmektedir. Yine aynı noktada Gershkovich ve Kurmasheva haklarındaki suçlamaları reddetmektedir.[6]

Rusya’nın casusluk suçlamalarını Güney Kore’ye yönelik politik bir hamle olarak mı yoksa gerçek bir güvenlik tehdidi olarak mı gördüğü önemlidir. Özellikle Rusya’nın Ukrayna Krizi nedeniyle Batı’yla yaşadığı gerilim ve Kuzey Kore’yle ilişkileri göz önünde bulundurularak, casusluk suçlamalarının siyasi bağlamı kayda değer bir husus meydana getirmektedir.

Gözaltındaki kişinin tutukluluğunun 15 Haziran’a kadar uzatılması ve Lefortovo Cezaevi’nde tutulması, hukuki sürecin şeffaflığı ve insan hakları ihlalleri açısından değerlendirilebilir. Özellikle kapalı kapılar ardında yapılan mahkeme işlemleri ve tutukluların tecrit edilmesi gibi uygulamaların yasallığı ve adaleti sorgulanabilir.

Rusya’nın casusluk suçlamalarının, uluslararası ilişkilerdeki dinamiklere etkisi olduğu ileri sürülebilir. Özellikle ABD ve Asya-Pasifik Bölgesi ülkeleriyle olan ilişkilerde casusluk suçlamalarının etkisi, bölgesel güvenlik ve istikrar açısından önemlidir.

Rusya’da casusluk suçlamasıyla gözaltına alınan yabancı gazetecilerin durumu, medya özgürlüğü ve basın özgürlüğü açısından önemlidir. Lefortovo Cezaevi’ndeki sert koşullar ve tutukluların tecrit altında tutulması, gazetecilerin çalışma koşullarını ve ifade özgürlüğünü etkileyebilir.

Rusya’da casusluk suçunun en fazla 20 yıl hapis cezasını gerektirdiği belirtilmiştir. Bu noktada, casusluk suçlamalarının kanıtlarla desteklenmesi ve adil yargılanma sürecinin sağlanması gerekliliği vurgulanabilir.

Bu bağlamda Rusya’nın Güney Koreli bir kişiyi casusluk suçlamasıyla gözaltına alması ve sonrasında yaşanan gelişmeler incelemeye değerdir. Casusluk suçlamaları, Rusya’nın uluslararası ilişkilerdeki dinamiklerini, iç siyasi durumu ve insan hakları konularını ele almak için önemli bir örnek teşkil etmektedir. Gözaltındaki kişinin tutukluluğunun uzatılması ve tutukluların Lefortovo Cezaevi’nde tutulması gibi uygulamalar, hukuki sürecin şeffaflığı ve adil yargılanma prensipleri açısından endişe vericidir. Ayrıca, casusluk suçlamalarının uluslararası ilişkilerdeki gerilimleri artırma potansiyeli bulunmaktadır.

Sonuç olarak Rusya’nın casusluk suçlamalarıyla ilgili hukuki süreci şeffaf ve adil bir şekilde yürütmesi, insan haklarına saygı göstermesi ve uluslararası normlara uygun davranması önemlidir. Bu durum, Rusya’nın uluslararası toplumla olan ilişkilerini ve ülke içindeki siyasi istikrarı etkileyebilecek potansiyel sonuçların önlenmesine yardımcı olabilir.


[1] “Russia Detains South Korean in Country’s East on Suspicion of Spying”, Al Jazeera, https://www.aljazeera.com/news/2024/3/12/russia-detains-south-korean-in-countrys-east-on-suspicion-of-spying, (Erişim Tarihi: 13.03.2024).

[2] “Russia Detains South Korean Man on Espionage Charges”, British Broadcast Corporation, https://www.bbc.com/news/world-asia-68541185, (Erişim Tarihi: 13.03.2024).

[3] “South Korean Held in Russia for Spying Was a Missionary, say Media Reports”, Reuters, https://www.reuters.com/world/south-korean-held-russia-spying-was-missionary-say-media-reports-2024-03-12/, (Erişim Tarihi: 13.03.2024).

[4] South Korean Detained Earlier This Year Is Accused of Espionage in Russia, The Diplomat, https://thediplomat.com/2024/03/south-korean-detained-earlier-this-year-is-accused-of-espionage-in-russia/, (Erişim Tarihi: 13.03.2024).

[5] “Russia Detains South Korean in Country’s East on Suspicion of Spying”, Al Jazeera, https://www.aljazeera.com/news/2024/3/12/russia-detains-south-korean-in-countrys-east-on-suspicion-of-spying, (Erişim Tarihi: 13.03.2024).

[6] “Russia Detains South Korean Man on Espionage Charges”, British Broadcast Corporation, https://www.bbc.com/news/world-asia-68541185, (Erişim Tarihi: 13.03.2024).

The post Rusya-Güney Kore Arasında “Casusluk Krizi” appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
https://www.ankasam.org/rusya-guney-kore-arasinda-casusluk-krizi/feed/ 0
ASEAN Zirvesi Bağlamında Avustralya’nın Önemi https://www.ankasam.org/asean-zirvesi-baglaminda-avustralyanin-onemi/ https://www.ankasam.org/asean-zirvesi-baglaminda-avustralyanin-onemi/#respond Mon, 25 Mar 2024 09:16:07 +0000 https://www.ankasam.org/?p=75878 Avustralya, Okyanusya kıtasında olmasına rağmen konjonktürel olarak Batı perspektifine sahip bir ülkedir. Söz konusu durum da Asya-Pasifik Bölgesi’nde Kanberra ile Pekin arasında önemli bir nüfuz mücadelesi yaşanmasına neden olmaktadır. Zira Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) öncülüğündeki Batı İttifakı, Soğuk Savaş döneminde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne (SSCB) karşı uyguladıkları çevreleme politikasını,[i] günümüzde […]

The post ASEAN Zirvesi Bağlamında Avustralya’nın Önemi appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
Avustralya, Okyanusya kıtasında olmasına rağmen konjonktürel olarak Batı perspektifine sahip bir ülkedir. Söz konusu durum da Asya-Pasifik Bölgesi’nde Kanberra ile Pekin arasında önemli bir nüfuz mücadelesi yaşanmasına neden olmaktadır. Zira Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) öncülüğündeki Batı İttifakı, Soğuk Savaş döneminde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne (SSCB) karşı uyguladıkları çevreleme politikasını,[i] günümüzde Çin’e karşı hayata geçirmektedir. Bu stratejide Avustralya’nın oldukça önemli bir yeri vardır.[ii]

Bu yüzden de ülke, ABD başta olmak üzere Batılı devletlerle olumlu münasebetlere sahiptir. Zira bu durum, Avustralya’nın içerisinde bulunduğu Batı temelli ittifaklardan net bir şekilde anlaşılmaktadır. Fakat aynı zamanda özellikle de 2022 yılının Mayıs ayında Anthony Albanese’nin Avustralya Başbakanı seçilmesiyle[iii] birlikte Kanberra-Pekin hattındaki diyalog güçlenmiş ve Avustralya, Çin’le olan ilişkilerinde diplomasiyi ön plana çıkaran bir yaklaşım benimsemiştir.

Avustralya; Birleşik Krallık ve ABD tarafından oluşturulan AUKUS’un önemli bir sac ayağını oluşturmaktadır.[iv] Bu pakt, bölgede iki önemli Batılı aktörün nüfuzlarının güçlenmesi açısından mühimdir. Aslında söz konusu ittifak, Çin’in çevrelenmesi amacı doğrultusunda kurulmuştur. Bu ise Pekin-Kanberra hattındaki gerilimi ve güvensizliği arttırmaktadır.

AUKUS’un yanı sıra Avustralya’nın dahil olduğu Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (QUAD) da Batı tarafından Asya-Pasifik Bölgesi için hayata geçirilmiş önemli bir ittifaktır.[v] Haliyle Batı’nın Çin’le yürüttüğü jeopolitik rekabet çerçevesinde bu ittifak, Washington açısından önemli bir cephe görevi görmektedir. Tüm bu ittifaklar ve Avustralya’nın temsili olarak da olsa Birleşik Krallık içerisinde yer alması düşünüldüğünde Kanberra, Batı etkisinin güçlü olarak hissedildiği bir aktör haline gelmektedir.

Avustralya ve Laos liderleri, Güneydoğu Asya Zirvesi’nin son gününde, 6 Mart tarihinde ikili ilişkileri derinleştiren bir anlaşma imzalamışlardır. Avustralya Başbakanı Anthony Albanese ve Laos’lu mevkidaşı Sonexay Siphandone, 10 üyeli blokun ilk dış ortağı olan Avustralya’nın 50. Yılını kutlamak için Melbourne’de düzenlenen ASEAN Özel Zirvesi’ni birlikte yönetmektedirler.[vi]

Anlaşma ilişkiyi kapsamlı bir ortaklığa yükseltmektedir ve savunma, çevre, iklim, temiz enerji, tarım ve eğitim alanlarında işbirliği için temel oluşturacaktır. Blokun en yoksul ülkesi Laos, bu yıl Endonezya’dan ASEAN’ın dönem başkanlığını devralmıştır. Laos, bağlantıları artırmak ve direnci güçlendirmek temalı bir yol izlemektedir.[vii]

Albanese, 6 Mart’taki tartışmaların ana temalarının ticaret, yatırım, iklim değişikliği, temiz enerji ve deniz işbirliği olduğunu söylemiştir. Bunlar, daha sonra aynı gün kabul edilen liderler bildirisinde yansıtılmıştır. Çin’in bölgedeki artan belirleyiciliği ve Myanmar’daki devam eden gerilim de üç günlük zirvenin temel konularını oluşturmuştur. Myanmar’ın 2021 yılında bir askeri yönetimin kontrolü ele geçirmesinden bu yana ülkedeki gerilimi durduramaması nedeniyle toplantıda siyasi temsil edilme hakkı reddedilmiştir. Aynı zamanda zirveye katılan devlet başkanları, Avustralya’nın önemli bir simgesi olan Koalaları da yakından görebilmiş ve bu bağlamda Kanberra çeşitli aksiyonlar almıştır.[viii]

Bu anlaşma, Avustralya ve Laos arasındaki ilişkilerin derinleştirilmesi ve kapsamlı bir ortaklığa yükseltilmesiyle önemli bir adımı temsil etmektedir. Özellikle savunma, çevre, iklim değişikliği, temiz enerji, tarım ve eğitim gibi çeşitli alanlarda işbirliği yapılmıştır. Bu, her iki ülkenin de karşılıklı çıkarlarına hizmet edebilecek ortak projelerin geliştirilmesi için bir fırsat sunmaktadır.

Bu anlaşma ve zirve, Avustralya’nın bölgedeki rolünü ve etkisini artırma çabalarını göstermektedir. Özellikle Avustralya’nın ASEAN’ın dış ortağı olarak konumunu güçlendirmek istediği açıkça görülmektedir. Bu, bölgedeki güvenlik, ekonomi ve çevre gibi konularda daha aktif bir rol oynamak isteyen Avustralya’nın stratejik hedeflerini yansıtmaktadır.

ASEAN Zirvesi’nin son gününde bu anlaşmanın imzalanması, bölgedeki siyasi ve ekonomik dinamiklerin nasıl değişmekte olduğunu göstermektedir. Özellikle Çin’in süper güç rolünü pekiştirmesi ve Myanmar’daki gerilimin zirve gündeminin üst sıralarında yer alması, bölgedeki güç dengelerindeki değişiklikleri yansıtmaktadır.

Doğu Timor’un ASEAN’a katılımı da bölgedeki siyasi yapıyı etkileyebilir. Doğu Timor’un ASEAN’a katılımı, bölgedeki siyasi ve ekonomik entegrasyon sürecini daha da güçlendirebilir ve bölgesel işbirliğini artırabilir.

Ancak, Myanmar’daki süren gerilim gibi sorunlar, bölgedeki istikrarı tehdit eden önemli bir sorun olarak devam etmektedir. Bu tür zirveler, bölgedeki bu tür zorluklarla başa çıkmak için stratejiler geliştirmek için önemli bir platform sunmaktadır.

Öte yandan Avustralya’nın bu zirvede koalaları tanıtarak kültürel diplomasiyi kullanması, uluslararası ilişkilerde yumuşak gücün önemini vurgulamaktadır. Bu tür kültürel etkinlikler, ülkeler arasında dostane ilişkilerin kurulmasına ve uluslararası işbirliğinin teşvik edilmesine katkıda bulunabilir.

Sonuç olarak bu tür zirveler ve ikili anlaşmalar, bölgesel işbirliğini artırmak ve bölgedeki istikrarı güçlendirmek için önemli bir platform sunmaktadır. Ancak, gerçek etkinin sağlanması için bu tür anlaşmaların ve zirvelerin pratik eyleme dönüştürülmesi gerekmektedir.


[i] “The History of Containment Policy”, Thought co, https://www.thoughtco.com/definition-of-containment-2361022#:~:text=Containment%20was%20a%20foreign%20policy,would%20spread%20to%20neighboring%20countries., (Erişim Tarihi: 05.09.2023).

[ii] “Australia and Laos elevate Bilateral Relations at Southeast Asian Summit”, Associated Press News, https://apnews.com/article/asean-australia-china-laos-myanmar-c0170076f1d77c57319e5b209cc01264, (Erişim Tarihi: 06.03.2024).

[iii] “Australia Election: Anthony Albanese Leads Labor to Australian Election Victory”, BBC News, https://www.bbc.com/news/world-australia-61267489, (Erişim Tarihi: 04.02.2023).

[iv] “What is the Aukus Alliance and What are Its Implications?”, The Guardian https://www.theguardian.com/politics/2021/sep/16/what-is-the-aukus-alliance-and-what-are-its-implications, (Erişim Tarihi: 03.02.2023).

[v] Mustafa Cem Koyuncu, “Hint-Pasifik Bölgesinin “Yeni Yıldızı” QUAD: Zayıflıklar, Fırsatlar, Tehditler ve Avantajlar”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/hint-pasifik-bolgesinin-yeni-yildizi-quad-zayifliklar-firsatlar-tehditler-ve-avantajlar/, (Erişim Tarihi: 31.01.2023).

[vi] “Australia and Laos elevate Bilateral Relations at Southeast Asian Summit”, Associated Press News, https://apnews.com/article/asean-australia-china-laos-myanmar-c0170076f1d77c57319e5b209cc01264, (Erişim Tarihi: 06.03.2024).

[vii] “Australia and Laos Elevate Bilateral Relations at Southeast Asian Summit”, ABC News, https://abcnews.go.com/International/wireStory/australia-laos-elevate-bilateral-relations-southeast-asian-summit-107826672#:~:text=Catch%20up%20on%20the%20developing,of%20a%20Southeast%20Asian%20summit. (Erişim Tarihi: 06.03.2024).

[viii] “Australia and Laos elevate Bilateral Relations at Southeast Asian Summit”, Associated Press News, https://apnews.com/article/asean-australia-china-laos-myanmar-c0170076f1d77c57319e5b209cc01264, (Erişim Tarihi: 06.03.2024).

The post ASEAN Zirvesi Bağlamında Avustralya’nın Önemi appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
https://www.ankasam.org/asean-zirvesi-baglaminda-avustralyanin-onemi/feed/ 0
Japonya-AB Savunma Anlaşması’nın Potansiyel Sonuçları https://www.ankasam.org/japonya-ab-savunma-anlasmasinin-potansiyel-sonuclari/ https://www.ankasam.org/japonya-ab-savunma-anlasmasinin-potansiyel-sonuclari/#respond Sat, 23 Mar 2024 07:28:23 +0000 https://www.ankasam.org/?p=75875 Avrupa Birliği’nin (AB) Japonya’yla savunma anlaşması yapmayı planladığı iddia edilmektedir.[1] Bu anlaşmanın Asya-Pasifik’te deniz tatbikatları, istihbarat paylaşımı ve siber tehditlere odaklanması beklenmektedir. Bu durumun özellikle Çin’in Avrupa’yla ilişkilerine zarar vereceği tahmin edilmektedir. AB’nin buradaki hedefinin Çin’e karşı Hint-Pasifik’teki varlığını artırmak olduğu söylenebilir. Pekin, Avrupa’yla siyasi ilişkilerini geliştirmeye çalışmaktadır. Fakat diğer taraftan Avrupa, Çin’in yakın çevresinde […]

The post Japonya-AB Savunma Anlaşması’nın Potansiyel Sonuçları appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
Avrupa Birliği’nin (AB) Japonya’yla savunma anlaşması yapmayı planladığı iddia edilmektedir.[1] Bu anlaşmanın Asya-Pasifik’te deniz tatbikatları, istihbarat paylaşımı ve siber tehditlere odaklanması beklenmektedir. Bu durumun özellikle Çin’in Avrupa’yla ilişkilerine zarar vereceği tahmin edilmektedir. AB’nin buradaki hedefinin Çin’e karşı Hint-Pasifik’teki varlığını artırmak olduğu söylenebilir.

Pekin, Avrupa’yla siyasi ilişkilerini geliştirmeye çalışmaktadır. Fakat diğer taraftan Avrupa, Çin’in yakın çevresinde askeri-güvenlik hamleleri yapmayı sürdürmektedir. Brüksel, bölgedeki müttefiklerle savunma bağlarını güçlendirmeyi amaçlayan kendi Hint-Pasifik stratejisini 2021 yılında yayımlamıştı. Son 5 yıldır İngiltere dahil olmak üzere Avrupalı aktörler, Hint-Pasifik’teki ortak deniz tatbikatlarını genişlettiler ve aralarında Filipinler, Vietnam ve Avustralya’nın da bulunduğu bölge ülkeleriyle savunma bağlarını güçlendirmeye çalıştılar.

AB’nin halen daha Asya-Pasifik’e yönelik kapsamlı ve kolektif bir strateji geliştirememiş olması, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) bölgedeki çıkarlarını olumsuz etkilemektedir. Bu bağlamda ABD’nin Çin’i kuşatma stratejine Avrupa ülkelerinin de dahil olmaya başlaması, bölgesel güvenlik dinamiklerinin geri dönülmez şekilde bozulmasına yol açabilir. Avrupa ülkelerinin, örneğin İngiltere ve İtalya’nın son aylarda Japonya’yla askeri-güvenlik anlaşmaları imzalaması, Çin’in daha fazla baskılanması anlamına gelmektedir.

Japonya son yıllarda özellikle Rusya ve Kuzey Kore’yi göz önünde bulundurarak Batılı ülkelerle güvenlik işbirliğini artırmaktadır. Örneğin Japonya, savaş uçağı planının yanı sıra ABD’yle savunma koordinasyonunu güçlendirmiş, İngiltere ve Avustralya’yla yeni güvenlik anlaşmaları imzalayarak ortaklıklarını çeşitlendirmiştir.

Çin, ABD ve müttefiklerinin bölgesel barışı bozacak bir “Asya-Pasifik NATO’su” oluşturma yönündeki hamlelerine sert tepki göstermektedir ve buna yanıt olarak Rusya’yla savunma koordinasyonunu artırmaktadır. Pekin ayrıca defalarca AB’yi yeni bir Soğuk Savaşı tetikleyebilecek “blok çatışmasını” reddetmeye çağırmıştır.

Batılı devletler arasında Asya-Pasifik’e yönelik ittifaklar giderek derinleşmektedir. Japonya, özellikle İngiltere, İtalya ve ABD’nin yanı sıra Kanada’yla da güvenlik işbirliğini derinleştirmektedir. Japonya, G7 ülkelerinin her biriyle ikili askeri anlaşmalar yaparak Hint-Pasifik’te kendi liderliğinde bir güvenlik koalisyonu kurmaya yönelebilir. Zira Japonya Savunma Bakanlığı’nın her yıl yayımladığı raporlar incelendiğinde yakın çevresindeki potansiyel krizlere odaklandığı görülmektedir. Giderek artan bir şekilde Tayvan’a yer veren raporlar, bunun yanı sıra Rusya ve Kuzey Kore’den gelen tehditlere de dikkat çekmektedir. Bu doğrultuda Japonya’nın pasifist yapısından giderek uzaklaştığı[2] ve Öz Savunma Birlikleri’nin yetki alanlarının genişletmeye çalıştığı görülmektedir.

Tokyo Hükümeti, savunma harcamalarının bütçedeki payını, önümüzdeki 5 yıl içerisinde %2 seviyesine çıkarmayı planlamaktadır.[3] Nitekim ülke, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana savunma kalemine %0,9 ile %1,1 arasında değişen bütçeler ayırmaktaydı. Aslına bakılırsa savunma harcamalarını %2 seviyesine çıkarmak, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) koyduğu limitlere benzemektedir. Dolayısıyla Japonya’nın savunma alanında daha proaktif bir siyaset izlemesinde, ABD’nin baskılarının da etkili olduğu ileri sürülebilir. %2 hedefine 2027 yılında ulaşılacak olması, bu tarihte Asya-Pasifik’te yeni bir NATO’nun kurulacağına dair bir işaret olabilir. Yani ABD ve Hint-Pasifik’teki müttefikleri, 5 yıl içerisinde savunma harcamalarını en az NATO ülkelerinin seviyesine getirerek bu tarihte bir savunma ittifakı kurmayı düşünebilirler. Japonya yetkililer, artan bölgesel risk ve tehditler nedeniyle savunma harcamalarının artması gerektiğini savunmaktadırlar.

Avrupa’nın desteğini çekebilmek için Japonya, Ukrayna’ya daha fazla destek olmaya ve Batı’yla bu anlamda dayanışma göstermeye çalışmaktadır.Bu bağların güçlenmesi nedeniyle Rusya, Japonya’yla yürütmekte olduğu barış görüşmelerini durdurmuştur. Bunun gerekçesi olarak Moskova, Tokyo’nun Ukrayna’yla ilgili Batı’nın yaptırımlarına katılmasını ve düşmanca tavır izlemesini göstermiştir. Rusya’yla diyaloğun tamamen kopmasıyla birlikte Japonya, Batı’yla daha entegre biçimde Ukrayna’ya desteğini artırmıştır.

Tokyo’nun Avrupa’ya savunma paktı imzalamasının sebebi, yakın çevresinde karşılaştığı potansiyel güvenlik sorunlarıdır. Uzun vadede bu riskler karşısında Batı’dan destek bekleyen Japonya, buna mukabil olarak Ukrayna’ya daha fazla destek vermektedir. Örneğin Avrupa’nın güvenliğinin Uzak Doğu’yla yakından bağlantılı olduğunu söyleyen NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg,[4] bu sözlerle aslında Japonya’nın karşı karşıya olduğu güvenlik tehditlerini hatırlatarak ondan destek istemiştir. NATO, Ukrayna’ya verilen destek karşılığında Japonya’ya belirli güvenlik-koruma garantileri verebilir. Japonya, eğer bugün Ukrayna’ya yeterince destek olmazsa yakın gelecekte Asya-Pasifik’te Batı’dan istediği yardımı tam manasıyla alamayabilir.


[1] “Europe looks to Japan for defence pact amid ‘worrying shift’ in regional dynamic”, SCMP, https://www.scmp.com/news/china/diplomacy/article/3256162/europe-looks-japan-defence-pact-amid-worrying-shift-regional-dynamic?module=top_story&pgtype=homepage, (Erişim Tarihi: 21.03.2024).

[2] “Japan has abandoned decades of pacifism in response to Ukraine invasion and increased Chinese pressure on Taiwan”, The Conversation, https://theconversation.com/japan-has-abandoned-decades-of-pacifism-in-response-to-ukraine-invasion-and-increased-chinese-pressure-on-taiwan-225098, (Erişim Tarihi: 21.03.2024).

[3] “Japan Set to Hike Defense Budget Amid Ongoing Tension in Region”, AA, https://www.aa.com.tr/en/asia-pacific/japan-set-to-hike-defense-budget-amid-ongoing-tension-in-region/2751777, (Erişim Tarihi: 21.03.2024).

[4] Aynı yer.

The post Japonya-AB Savunma Anlaşması’nın Potansiyel Sonuçları appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
https://www.ankasam.org/japonya-ab-savunma-anlasmasinin-potansiyel-sonuclari/feed/ 0
Singapur’un Kültürel Diplomasisi https://www.ankasam.org/singapurun-kulturel-diplomasisi/ https://www.ankasam.org/singapurun-kulturel-diplomasisi/#respond Thu, 21 Mar 2024 07:54:44 +0000 https://www.ankasam.org/?p=75652 Singapur Başbakanı Lee Hsien Loong, dünyaca ünlü şarkıcı Taylor Swift’in Güneydoğu Asya’daki diğer ülkelerden gelen şikayetler üzerine herhangi bir başka Güneydoğu Asya ülkesinde performans sergilememesini sağlamak için bir anlaşma yapılmasını savunmuştur. Başbakan Lee Hsien Loong, şehir-devletinin küresel pop ikonuyla özel bir anlaşma imzaladığını ilk kez kabul etmiş, ancak bu düzenlemenin bölgedeki diğer ülkelere karşı “dostça” […]

The post Singapur’un Kültürel Diplomasisi appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
Singapur Başbakanı Lee Hsien Loong, dünyaca ünlü şarkıcı Taylor Swift’in Güneydoğu Asya’daki diğer ülkelerden gelen şikayetler üzerine herhangi bir başka Güneydoğu Asya ülkesinde performans sergilememesini sağlamak için bir anlaşma yapılmasını savunmuştur. Başbakan Lee Hsien Loong, şehir-devletinin küresel pop ikonuyla özel bir anlaşma imzaladığını ilk kez kabul etmiş, ancak bu düzenlemenin bölgedeki diğer ülkelere karşı “dostça” olmadığı fikrini reddetmiştir.[1]

Lee, “Ajanslarımız, onun Singapur’a gelip performans sergilemesi ve Güneydoğu Asya’da tek durağı olarak Singapur’u seçmesi için bir düzenleme üzerinde anlaştılar” demiş ve Avustralya’nın Melbourne kentindeki ASEAN Zirvesi’nde gazetecilere yaptığı basın toplantısında, “Bir anlaşma yapıldı. Sonuç olarak çok başarılı bir düzenleme olduğunu gördük. Bunu dostça olmayan bir anlaşma olarak görmüyorum.” demiştir.[2]

Lee, eğer böyle bir düzenleme yapılmamış olsaydı pop şarkıcısının bölgedeki diğer ülkelerde performans sergileyip sergilemeyeceğinin kesin olmadığını belirtmiştir. Lee, “Bunlar, onun karar vereceği şeyler” demiştir. Lee’nin açıklamaları, Singapur’un, Swift’i 2-3 milyon dolar değerinde bir hibe ile getirdiği iddiaları üzerine bölge genelinde şikayetlerin artmasının ardından gelmiştir. Filipinli yasama organı üyesi Joey Salceda, 6 Mart 2024 günü Singapur’un hibe hakkında sorguya çekilmesini isteyerek, Singapur’un eylemlerinin “iyi komşuların yapacağı şeyler olmadığını” söylemiştir.[3]

Singapur Kültür Bakanı Edwin Tong, 4 Mart 2024 günü parlamentoya, hibenin büyüklüğü hakkındaki spekülasyonun, Swift’in başka yerlerde performans sergilememesi gibi şartlarını açıklamadan reddedilmesinin doğru olmadığını belirtmiştir. Singapur yetkilileri, Swift’i çekmenin maliyetinin konaklama, perakende ve yeme içme gibi turizmle ilgili sektörlere getireceği faydaların bu maliyeti çok aştığını savunmuştur. Tüm zamanların en başarılı müzik sanatçılarından biri olan Swift ise Japonya dışında Asya turunun tek durağı olan Singapur’da altı gösteriyi de tamamen dolu olarak gerçekleştirmiştir.[4]

9 Mart’a kadar süren gösterilere; Endonezya, Tayland ve Filipinler gibi Asya komşularından hayranların da aralarında olduğu yaklaşık 300.000 kişi katılmıştır. Taylor Swift’in Güneydoğu Asya’da gerçekleştirdiği turne, bölgedeki pop müzik sahnesinde önemli bir olay olarak kabul edilebilir. Ancak Singapur Hükümeti’nin bu turu çekmek için yaptığı özel anlaşma, bölgesel rekabet ve diplomatik ilişkiler bağlamında bazı tartışmalara yol açmıştır. Nitekim Taylor Swift’in Güneydoğu Asya’daki turnesi ve Singapur’un bu noktadaki rolünün değerlendirilmesi önemlidir.[5]

Taylor Swift’in bölgedeki popülerliği göz önüne alındığında, Güneydoğu Asya’daki hayran kitlesinin oldukça geniş ve aktif olduğu öne sürülebilir. Swift’in Singapur’daki performansları, bölgedeki diğer ülkelerden de büyük ilgi görmüştür. Bu, bölgesel bir etkinliğin, sadece ev sahibi ülkeyle sınırlı kalmayıp, geniş bir coğrafi alana yayılabilmesinin bir örneğidir.

Singapur Hükümeti’nin Swift’i getirebilmek için özel bir anlaşma yapması, bölgesel rekabet ve diplomatik ilişkiler bağlamında bazı soru işaretlerine neden olmuştur. Özellikle, diğer Güneydoğu Asya ülkelerinin bu anlaşmayı kendilerine karşı dostça olmayan bir hamle olarak algılaması, bölgesel ilişkilerde gerginliklere yol açabilir. Öte yandan, Singapur’un bu anlaşmayı yaparak turizm ve ekonomik fayda sağlama amacı da dikkate alınabilir. Swift’in turnesi, Singapur’a turizm gelirleri ve bölgeye yönelik popülerlik açısından önemli bir fırsat sunmuştur.

Bu durum, uluslararası ilişkiler bağlamında dikkate alınması gereken birçok konuyu gündeme getirmektedir. Singapur’un diğer Güneydoğu Asya ülkeleriyle ilişkilerindeki dengeyi korurken, aynı zamanda ekonomik fırsatları da değerlendirmesi gerekmektedir. Kültürel etkinliklerin bölgesel politika üzerindeki etkisi ve turizmin bölgesel işbirliği ve rekabete olan katkıları gibi konular, daha geniş bir perspektiften değerlendirildiğinde bahse konu olan konunun diplomatik çıktıları daha net bir biçimde anlaşılabilmektedir.

Söz konusu gelişmenin aynı zamanda Singapur’un kültürel diplomasi anlamında da atmış olduğu önemli bir adım olduğu ileri sürülebilir. Zira Singapur bahse konu olan durum sebebiyle birçok turist çekmeyi başarmış ve adından söz ettirmiştir. Bu da Singapur’un kültürünü ve ögelerini daha iyi tanıtabilme fırsatını beraberinde getirmektedir.

Sonuç olarak Taylor Swift’in Güneydoğu Asya turnesi ve Singapur’un bu turneyi düzenlemek için yaptığı özel anlaşma, bölgesel ilişkiler ve kültürel etkileşim açısından önemli bir olaydır. Bu tür etkinliklerin, bölgesel işbirliğini artırma potansiyeli olduğu gibi, aynı zamanda bölgesel rekabeti de artırabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle, uluslararası ilişkilerde denge ve işbirliği esas alınarak, kültürel etkinliklerin bölgesel politika üzerindeki etkisi dikkatle incelenebilir.


[1] “Singapore’s PM Defends Taylor Swift Exclusivity Deal Amid Regional Grumbles”, Al Jazeera, https://www.aljazeera.com/news/2024/3/5/singapores-pm-defends-taylor-swift-exclusivity-deal-amid-regional-grumbles, (Erişim Tarihi: 06.03.2024).

[2] “Singapore’s PM Defends Taylor Swift Exclusivity Arrangement”, The Diplomat, https://thediplomat.com/2024/03/singapores-pm-defends-taylor-swift-exclusivity-arrangement/, (Erişim Tarihi: 06.03.2024).

[3] “Singapore PM Defends Exclusive Deal to Lure Taylor Swift Amid Grumbling ASEAN Neighbors”, Bilyanora, https://bilyonaryo.com/2024/03/05/singapore-pm-defends-exclusive-deal-to-lure-taylor-swift-amid-grumbling-asean-neighbors/lifestyle/, (Erişim Tarihi: 06.03.2024).

[4] “Taylor Swift: Singapore Prime Minister Defends Deal to Secure Exclusive Access to Eras Tour”, The Guardian, https://www.theguardian.com/music/2024/mar/05/taylor-swift-singapore-exclusive-southeast-asia-eras-tour-deal, (Erişim Tarihi: 06.03.2024).

[5] “Singapore’s PM Defends Taylor Swift Exclusivity Deal Amid Regional Grumbles”, Al Jazeera, https://www.aljazeera.com/news/2024/3/5/singapores-pm-defends-taylor-swift-exclusivity-deal-amid-regional-grumbles, (Erişim Tarihi: 06.03.2024).

The post Singapur’un Kültürel Diplomasisi appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
https://www.ankasam.org/singapurun-kulturel-diplomasisi/feed/ 0
Rusya’dan “Avangard” Füzesi Tehdidi ve NATO’nun Tepkisi https://www.ankasam.org/rusyadan-avangard-fuzesi-tehdidi-ve-natonun-tepkisi/ https://www.ankasam.org/rusyadan-avangard-fuzesi-tehdidi-ve-natonun-tepkisi/#respond Tue, 19 Mar 2024 07:47:29 +0000 https://www.ankasam.org/?p=75474 Rusya Savunma Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, ülkenin güneyindeki Orenburg bölgesinde bulunan Yasnenskiy füze alanına yönelik çalışmaların sürdüğü kaydedilmiştir.[1] Çalışmalar kapsamında Avangard füzesinin alandaki fırlatma deposuna yerleştirildiğine işaret edilen açıklamada, söz konusu adımın Rusya’nın stratejik nükleer kuvvetlerinin savaş yeteneklerini artıracağı belirtilmiştir. Nükleer saldırı kapasitesine sahip Avangard kıtalararası füzesinin düşman ülke savunma sistemlerine yakalanmadığı ve ayrıca hava […]

The post Rusya’dan “Avangard” Füzesi Tehdidi ve NATO’nun Tepkisi appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
Rusya Savunma Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, ülkenin güneyindeki Orenburg bölgesinde bulunan Yasnenskiy füze alanına yönelik çalışmaların sürdüğü kaydedilmiştir.[1] Çalışmalar kapsamında Avangard füzesinin alandaki fırlatma deposuna yerleştirildiğine işaret edilen açıklamada, söz konusu adımın Rusya’nın stratejik nükleer kuvvetlerinin savaş yeteneklerini artıracağı belirtilmiştir.

Nükleer saldırı kapasitesine sahip Avangard kıtalararası füzesinin düşman ülke savunma sistemlerine yakalanmadığı ve ayrıca hava savunma sistemlerini kolaylıkla bertaraf edeceği ileri sürülmektedir. Hipersonik başlığa sahip füzenin ses hızının 20 katına çıkabileceği, üstün manevra kabiliyetinin yanı sıra 9 kilometre yükseklikte uçabileceği belirtilmektedir. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2018 yılında Avangard’ı bazı yeni stratejik silahlar gibi “yenilmez” olarak nitelendirmiştir.[2]

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesinin Avangard hipersonik füze aracının Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Batılı müttefiklerinin füze savunma teknolojilerine yaptıkları milyar dolarlık yatırımları nasıl etkisiz hale getirdiğini vurgulamıştır:[3]

Amerikan kamuoyunda sürekli olarak gündemde olan füze savunmaları için yaptığı harcamaları ve bu savunmalarını aşmak için bizim birincil çözümümüz olan kıtalararası menzilli bir süzülme ünitesiyle entegre edilmiş kıtalararası bir füze olan Avangard ile karşılaştırırsanız, hataya düşmüş olursunuz. Esasen, onların tüm çabalarını boşa çıkardık ve bu füze savunma sistemine yaptıkları tüm önemli yatırımların israfa dönüşmesine sebep olduk.”

Avangard, Moskova’nın iddiasına göre Mach 27 hipersonik hızında, yani saatte 32.000 km’nin üzerinde bir hızla hareket edebilmektedir. Bu hız kapasitesi herhangi hava savunma sistemini etkisiz bırakacak kadar yüksektir. Sistem, 2018 yılında kamuoyuna tanıtılmasından bu yana ülkenin hipersonik yeteneklerinin temel dayanağı olarak konumlandırılmaktadır. Rusya’nın envanterinde üç adet hipersonik füze bulunmaktadır: Avangard, Kincal ve Zirkon (ya da Tsirkon) hipersonik füzeleri. Bunlardan hem Kincal hem de Zirkon devam eden savaşta Ukrayna’ya karşı kullanılmıştır. Bu da Avangard’ın kullanılma ihtimalini daha da önemli hale getirmektedir.[4]

Ukrayna’da savaş devam ederken Rusya tarafından giderek daha fazla dile getirilen nükleer silah iması ve Avangard füze sisteminin kapasitesi göz önünde bulundurulunca, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) bu konuyu gündeme getirmesi kaçınılmaz olmuştur. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Rusya’nın cephaneliğindeki hipersonik silahların ittifak ülkelerinin geniş çaplı ve çok katmanlı bir füze savunma sistemi kurmasını gerektirdiğini belirtmiştir.

Stoltenberg, NATO’nun 2023 faaliyet raporuyla ilgili düzenlediği basın toplantısında şu ifadelere yer vermiştir:[5]

Hipersonik füzeler bir tehdit oluşturuyor ve Rusya’nın modern silah sistemlerinin geliştirilmesine yaptığı büyük yatırımı gösteriyor. Bununla birlikte (Ukrayna’daki çatışma sırasında) NATO’nun Rus süpersonik füzelerine karşı savunma kapasitesine sahip olduğunu da gösterdiğimizi düşünüyorum. Bu, hava ve füze savunma sistemlerinin sadece nitel değil nicel olarak da güçlendirilmesinin önemini ortaya koyuyor.

Bunun yanında Stoltenberg, NATO’nun şu anda Finlandiya da dahil İttifak’taki hiçbir ülke için Rusya’dan doğrudan bir askeri tehdit görmediğini de belirtmiştir. NATO Genel Sekreteri, konuşmasında, Ukrayna’nın Rus Karadeniz Filosuna karşı ittifak tarafından sağlanan füzeleri kullandığını kabul ederken, Ukrayna Ordusu’nun bu sayede Rus Karadeniz Filosunu geri püskürtmeyi ve Odessa’dan bir koridor açılmasını sağlamayı başardığını iddia etmiştir.[6]

Stoltenberg, savunma planlaması ve standartların belirlenmesinin İttifak’ın asli görevi olduğunu belirterek, Avrupa Birliği’nin (AB) NATO ile rekabet etmemesi gerektiğini, aksi halde ortak güvenliğin zayıflayacağını söylemiştir. NATO’nun yıllardır Avrupalı müttefiklere savunma yatırımlarını artırma çağrısı yaptığına işaret eden Stoltenberg, şu ifadeleri kullanmıştır:[7]

Elbette savunma üretimini artırmanın tek yolu daha fazla harcamaktır. NATO’nun tüm müttefiklere ama özellikle Avrupalı müttefiklere çağrısı budur. Başlarda bu mesajı verebilmek biraz zordu ama şimdi müttefiklerin bunu anladığını hissediyorum.

Stoltenberg’in Avangard sistemi ışığında yaptığı açıklamalarda NATO üyelerini savunma harcamalarını artırmaya çağırması bir başka gündemi akla getirmektedir: NATO’nun içerisinde periyodik olarak baş gösteren AB-ABD fikir ayrılıklarını ve bu bağlamda oluşan NATO’nun işlevselliğinin sorgulandığı tartışmaları, Ukrayna Savaşı’nı ve Rusya’yı “güvenlikleştirme” konseptine uyarlayıp elimine etmek.

Gazetecilerin AB’nin yeni savunma stratejisiyle ilgili sorularına yanıt veren Stoltenberg, şu ifadeleri kullanmıştır:[8]

AB ile yakın temas halindeyiz. Yakın zamanda AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile görüştüm. Konuyu detaylı olarak tartıştık ve personelimiz de yakın temas halinde. Konu Avrupa savunma sanayisindeki parçalanmışlığın üstesinden gelmek olduğunda AB’nin gösterdiği çabaları memnuniyetle karşılıyoruz. Önemli olan savunma planlamasını yapan tek kuruluşun NATO olmasıdır. Aynı ülkeler için iki farklı hedef seti belirleyen iki sisteminiz olamaz. Standartların belirlenmesi ve savunma planlaması koordine görevlerdir. Tekrara düşülemez. Aksi halde güvenliğimizi zayıflatmış oluruz. AB’nin NATO ile rekabet etmek yerine NATO’ya gerçekten değer kattığı alanlara odaklanması elbette önemlidir.

Sonuç olarak Rusya’nın Avangard füze sisteminin kapasitesine yaptığı vurgu, NATO tarafından Batı kamuoyunun Ukrayna üzerindeki dikkatini artırmak için kullanılmaktadır. Rusya’nın Batı için temel bir güvenlik sorunu olduğu konsepti, eş zamanlı olarak NATO içerisinde oluşan fikir ayrılıklarını bertaraf etmek için de işlevsel bir hale dönüşmektedir. Öte yandan Rusya’nın agresif açıklamaları, Batı’nın ana akım Ukrayna görüşünü desteklemeyen kesimler tarafından, Batı’nın Ukrayna’yı çıkmaza sürüklediği algısını kuvvetlendirmektedir.


[1] Abay, E., “Rus Ordusu, Nükleer Kapasiteli Hipersonik ‘Avangard’ Füzesini Fırlatma Deposuna Yerleştirdi”, Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/rus-ordusu-nukleer-kapasiteli-hipersonik-avangard-fuzesini-firlatma-deposuna-yerlestirdi/3055314, (Erişim Tarihi: 15.03.2024).

[2] Aynı yer.

[3]Lenkov, A., “Mach 27 Dash Makes The US Missile Defense Futile, Putin Says”, Bulgarian Military, https://bulgarianmilitary.com/2024/03/15/mach-27-dash-makes-the-us-missile-defense-futile-putin-says/ (Erişim Tarihi: 15.03.2024).

[4] Tiwari, S., “At Mach 20+, Russia Puts “Un-Interceptable” Avangard HGV On Combat Duty; Comes After Kinzhal & Zircon See Action”, Eurasian Times, https://www.eurasiantimes.com/zircon-avangard-russia-puts-its-most-dangerous/, (Erişim Tarihi: 15.03.2024).

[5] “Putin ‘Avangard’ Sistemini Vurgulamıştı: Stoltenberg’den Rus Hipersonik Silahlarına Dair Açıklama”, Sputnik, https://sputniknews.com.tr/20240314/putin-avangard-sistemini-vurgulamisti-stoltenbergden-rus-hipersonik-silahlarina-dair-aciklama-1081696138.html, (Erişim Tarihi: 15.03.2024).

[6] Aynı yer.

[7] Aynı yer.

[8] Aynı yer.

The post Rusya’dan “Avangard” Füzesi Tehdidi ve NATO’nun Tepkisi appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
https://www.ankasam.org/rusyadan-avangard-fuzesi-tehdidi-ve-natonun-tepkisi/feed/ 0
Pasifik Adaları Ekonomisi ve Bölgesel Etkileri https://www.ankasam.org/pasifik-adalari-ekonomisi-ve-bolgesel-etkileri/ https://www.ankasam.org/pasifik-adalari-ekonomisi-ve-bolgesel-etkileri/#respond Tue, 19 Mar 2024 06:38:00 +0000 https://www.ankasam.org/?p=75465 Dünya Bankası’nın 6 Mart 2024 tarihinde açıkladığı verilere göre; Pasifik Adaları’nın 2023 yılında kaydettiği ekonomik büyüme yüzde 5.5’e gerilemiştir. Bazı ülkelerde turizm ve yurtdışındaki işçilerden gelen göçmenlerin gönderdiği para yeniden canlanmış, ancak diğerlerini siklonlar ve kuraklıklardan kaynaklanan şoklar engellemiştir.[1] Covid-19 kapanmalarının ardından sınırların açılması, turizmi canlandırmış ve Pasifik işçilerinin yurtdışından para göndermelerini artırmıştır. Bu durum, […]

The post Pasifik Adaları Ekonomisi ve Bölgesel Etkileri appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
Dünya Bankası’nın 6 Mart 2024 tarihinde açıkladığı verilere göre; Pasifik Adaları’nın 2023 yılında kaydettiği ekonomik büyüme yüzde 5.5’e gerilemiştir. Bazı ülkelerde turizm ve yurtdışındaki işçilerden gelen göçmenlerin gönderdiği para yeniden canlanmış, ancak diğerlerini siklonlar ve kuraklıklardan kaynaklanan şoklar engellemiştir.[1]

Covid-19 kapanmalarının ardından sınırların açılması, turizmi canlandırmış ve Pasifik işçilerinin yurtdışından para göndermelerini artırmıştır. Bu durum, Samoa ve Tonga gibi ülkelerdeki toparlanmada önemli bir rol oynamıştır.[2]

Rapor, turizmin ve göçmenlerin gönderdiği paraların Fiji’de önemli bir rol oynadığını belirtmiştir. 2023 yılında yüzde 8 büyüme kaydeden Fiji, %20 oranında ekonomik toparlanmanın görüldüğü 2022 yılına göre daha düşük bir performans sergilemiştir. Ancak bu, pandemi öncesi seviyelerin üzerinde kalmıştır. Öte yandan Fiji, Pasifik Adaları ekonomisinin yarısını oluşturmaktadır.[3]

Fiji hariç Pasifik Adaları yüzde 2.7’lik bir büyüme kaydetmiş ve 2022 yılındaki %0.5’ten yukarı çıkmıştır. Avustralya’nın adadaki bir göçmen işleme merkezini küçültmesinin ekonomik etkisini hisseden Nauru ve siyasi istikrarsızlık yaşayan Vanuatu geride kalmıştır. Dünya Bankası, Pasifik Adaları ülkelerini; turizme ve göçmenlerin gönderdiği paralara dayalı olanlar ve diğer ülkelerin verdiği hibeler veya ücretlere dayalı olanlar olarak iki gruba ayırmıştır. Samoa’nın toparlanması ise 2023 yılındaki yüzde 5,6’lik büyümeyle ilk gruba liderlik etmiştir.[4]

İkinci grupta Kiribati, Tuvalu, Nauru, Marshall Adaları ve Mikronezya gibi ülkeler yer almaktadır. Nauru’nun büyümesi, Avustralya’nın oradaki bölgesel sığınma merkezini küçültmesi nedeniyle 2023 yılında %1’e düşmüştür. Dahası Kiribati’de kuraklık ve iklim değişikliği, balıkçılık gelirini azaltmıştır. Pasifik Adaları ülkelerinin 2024 yılında yüzde 3.5 ve 2025 yılında yüzde 3.3 oranında büyümesi beklenmektedir. Bu da oldukça önemli bir büyüme oranını göstermektedir.[5]

Dünya Bankası’nın Pasifik’teki Kıdemli Ekonomisti Ekaterine Vashakmadze, “Bölgenin potansiyel büyümesi oldukça düşüktür ve tüm bu şoklar nedeniyle bölge, pandemi öncesi trend büyümesine dönmede gerçekten geride kalıyor” demiştir. Özellikle eğitimde yatırımın önemli olduğunu belirten rapor; Kiribati, Tonga ve Tuvalu’da on yaşındaki çocukların üçte ikisinin uluslararası okuma standartlarını karşılamadığını ortaya koymuş ve bölge genelinde yoksulluğu azaltmak için öğretmen eğitimine daha fazla odaklanılması gerektiğini ciddi şekilde önermiştir.[6]

Palau, Mikronezya ve Marshall Adaları’nın Ücretsiz İttifak Anlaşması’nın finansman anlaşmalarını yenilemek için Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Kongresi’nin yasama geçirmesinin “hayati” olduğunu eklemiştir. 2022 yılında COVID-19 pandemisi hafiflediğinde, bölgenin ekonomisi %9.1 büyümüştür.[7]

Pasifik Adaları ekonomilerinin 2023 yılındaki performansı, turizm ve göçmenlerin gönderdiği paraların yanı sıra doğal afetlerin etkisiyle belirlenmiştir. Özellikle Covid-19 kapanmalarının ardından sınırların açılması turizm endüstrisini canlandırmış ve yurtdışındaki Pasifik işçilerinin göçmen olarak para göndermesini artırmıştır. Bu durum, özellikle Samoa ve Tonga gibi ülkelerde ekonomik toparlanmayı teşvik etmiştir.

Bazı ülkeler doğal afetlerin etkisi altında kalmıştır. Vanuatu gibi ülkeler, iki siklonla ve siyasi istikrarsızlıkla mücadele etmiştir. Bu tür doğal afetler ve siyasi belirsizlikler, ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebilir ve bu ülkelerin kalkınma çabalarını zorlaştırabilir.

Öte yandan Nauru gibi ülkeler, Avustralya’nın göçmen işleme merkezini küçültmesiyle ekonomik darbe almıştır. Bu gibi durumlar, ekonomik çeşitliliğin önemini vurgulamakta ve bir ülkenin tek bir endüstriye aşırı derecede bağımlı olmasının risklerini göstermektedir.

Bununla birlikte Pasifik Adaları ekonomilerinin karşılaştığı zorluklar, bölgesel ve uluslararası işbirliğiyle desteklenmesi gereken karmaşık sorunlardır. Bu, bölgesel entegrasyon, ticaret ve kalkınma programları, teknoloji transferi ve kapasite geliştirme faaliyetleri gibi alanlarda güçlü bir işbirliği gerektirmektedir.

Dünya Bankası’nın önerdiği gibi, bu ülkelerin uzun vadeli büyüme için yatırım yapması gerekmektedir. Özellikle eğitime yapılan yatırımların yoksulluğu azaltmada ve insan sermayesi geliştirmede kritik öneme sahip olduğu görülmektedir. Öğretmen eğitimine odaklanılması, öğrencilerin uluslararası standartları karşılamasına yardımcı olabilir ve bu da uzun vadede ekonomik kalkınmayı destekleyebilir.

Sonuç olarak Pasifik Adaları ekonomileri önemli zorluklarla karşı karşıyadır. Ancak doğru politika ve yatırımlarla sürdürülebilir bir büyümeyi teşvik etmek mümkündür. Bu noktada hem yerel hükümetlerin hem de uluslararası toplumun desteği oldukça önemlidir.


[1] “Pacific Islands Face Challenges as Growth Slows, Says World Bank”, Reuters, https://www.reuters.com/world/asia-pacific/pacific-islands-face-challenges-growth-slows-says-world-bank-2024-03-05/, (Erişim Tarihi: 06.03.2024).

[2] “Pacific Islands Face Challenges as Growth Slows, Says World Bank”, U. S. News, https://t.ly/HD3g2, (Erişim Tarihi: 06.03.2024).

[3] “Pacific Island Countries Growth to Slow Down in 2024 – World Bank”, RNZ, https://www.rnz.co.nz/international/pacific-news/510988/pacific-island-countries-growth-to-slow-down-in-2024-world-bank, (Erişim Tarihi: 06.03.2024).

[4] “Pacific Islands Face Challenges as Growth Slows, Says World Bank”, Reuters, https://www.reuters.com/world/asia-pacific/

[5] “Pacific Islands Face Challenges as Growth Slows, Says World Bank”, a.g.e, (Erişim Tarihi: 06.03.2024).

[6] “Pacific Islands Face Challenges as Growth Slows, Says World Bank”, News Break, https://www.newsbreak.com/news/3357016106281-pacific-islands-face-challenges-as-growth-slows-says-world-bank, (Erişim Tarihi: 06.03.2024).

[7] “Pacific Islands Face Challenges as Growth Slows, Says World Bank”, AoL, https://www.aol.com/news/pacific-islands-face-challenges-growth-232257532.html, (Erişim Tarihi: 06.03.2024).

The post Pasifik Adaları Ekonomisi ve Bölgesel Etkileri appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
https://www.ankasam.org/pasifik-adalari-ekonomisi-ve-bolgesel-etkileri/feed/ 0
Avustralya-Çin İşbirliğinin Güçlenmesi https://www.ankasam.org/avustralya-cin-isbirliginin-guclenmesi/ https://www.ankasam.org/avustralya-cin-isbirliginin-guclenmesi/#respond Sat, 16 Mar 2024 07:29:10 +0000 https://www.ankasam.org/?p=75102 Avustralya’nın hem 1941 yılında Kanada, Yeni Zelanda, Birleşik Krallık ve ABD birlikteliğiyle kurulan “Beş Göz İttifakı (Five Eyes)”[1] ve 1951 yılında ABD ve Yeni Zelanda ortaklığıyla kurulan ANZUS,[2] hem 2021 yılında Birleşik Krallık ve ABD işbirliğiyle kurulan AUKUS[3] hem de 2017 yılında ABD, Japonya ve Hindistan birlikteliğiyle hayata geçirilen Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (QUAD)[4] işbirliklerinde ABD’yle […]

The post Avustralya-Çin İşbirliğinin Güçlenmesi appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
Avustralya’nın hem 1941 yılında Kanada, Yeni Zelanda, Birleşik Krallık ve ABD birlikteliğiyle kurulan “Beş Göz İttifakı (Five Eyes)”[1] ve 1951 yılında ABD ve Yeni Zelanda ortaklığıyla kurulan ANZUS,[2] hem 2021 yılında Birleşik Krallık ve ABD işbirliğiyle kurulan AUKUS[3] hem de 2017 yılında ABD, Japonya ve Hindistan birlikteliğiyle hayata geçirilen Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (QUAD)[4] işbirliklerinde ABD’yle birlikte aynı anda değişmeden bulunan tek aktör olduğu söylenebilir. Bu durumun da Kanberra’ya Batılı bir perspektif sağladığı öne sürülebilir.

Bu durum Avustralya ile Çin arasında bölgesel bir rekabet meydana getirmektedir. Bu rekabetin jeokültürel, jeostratejik ve jeoekonomik birçok boyutu bulunmaktadır. Ancak öte yandan Avustralya’nın temel olarak Albanese yönetimiyle birlikte dış politikasında yeni atılımlar yaptığı ve daha proaktif bir dış politika izlemekte olduğu söylenebilir.

Çin’in Avustralya Büyükelçisi Xiao Qian, 24 Ocak 2024 tarihinde yaptığı açıklamada, özellikle polislik çabalarında artan Çin katılımının Avustralya için bir endişe kaynağı olmaması gerektiğini belirtmiştir. Xiao, Kanberra’daki yılın ilk basın toplantısında konuşurken, Avustralya’nın bölgedeki Çin faaliyetleri konusunda endişe taşımaması gerektiğini savunmuştur. Xiao, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştır:[5]

“Pasifik Adaları ülkeleri, Çin ve Avustralya’nın birlikte işbirliği yapabileceği ve birlikte katkıda bulunabileceği bir alandır. Onları iki ülke arasında seçim yapmaya zorlamak yerine Çin’in yaptığı gibi onlara sosyal istikrar, ekonomik kalkınma ve ikili ticaret ilişkileri için yardımcı olunması gerekir.”

Öte yandan Avustralya, Çin’le güçlü ticari bağlara sahiptir. Bu durum da Kanberra’nın Çin’le yürüttüğü rekabeti yalnızca rekabet çerçevesinde tutma ve bu rekabeti bir sıcak çatışma veya askeri rekabet haline getirmeme niyetini beraberinde getirebilir. Ancak yukarda da bahsedildiği üzere Avustralya’nın Asya-Pasifik Bölgesi’nde dahil olduğu tüm işbirlikleri Washington temelli askeri-güvenlik işbirlikleridir. Bu da aslında Kanberra’nın Pekin’le ilişkilerinde içerisinde bulunduğu karışık durumu ifade etmektedir.

Xiao aynı zamanda Çin’in Asya-Pasifik’teki faaliyetleri ve nüfuzuyla ilgili Avustralya’nın kaygılanması gereken herhangi bir şey olmaması gerektiğini dile getirmiştir. Xiao, “Askeri güce dayalı stratejiler ve askeri amaçlar aramıyoruz. Avustralya’nın herhangi bir kaygı hissetmesine gerek yok” demiştir. Dahası Xiao, 23 Ocak 2024 tarihinde Nauru’nun Tayvan’dan Çin’e diplomatik tanımayı değiştirmesi konusuna değinirken, bu kararın Nauru’nun egemen bir tercihi olduğunu ve Avustralya’nın bu küçük ada ülkesiyle ilişkilerini etkilemeyeceğini söylemiştir. Xiao “Çin ve Nauru arasındaki ilişki, uluslararası toplumda bu dünyada sadece bir Çin olduğu ve Tayvan’ın Çin’in bir parçası olduğu yönündeki genel artan fikir birliğinin bir yansımasıdır” demiştir.[6]

Avustralya, Asya-Pasifik üzerinde Batı’yla askeri işbirlikleri içerisindedir. Ancak Çin’le yaşadığı rekabetin dozunu düşürme çabasının da Kanberra’nın Pekin’le olan ilişkilerinden kaynaklandığı bilinmektedir. Böylesi bir durumda da Pekin’in güvenlik konjonktüründen ayrılmış bir biçimde ekonomik temelli ilişkileri vurgulaması kayda değer bir husus meydana getirmektedir ve Çin’in Avustralya’yla olan ilişkilerindeki güven inşa etme çabasını öne çıkarmaktadır.

Avustralya-Çin ilişkilerine dair konuşurken Xiao, Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’nin 2023 yılının Kasım ayındaki Pekin ziyaretinden sonra ilişkilerin istikrar kazandığını ve 2020’de uygulanan Avustralya ihracatına yönelik bir dizi ticaret engellerinin kaldırıldığını belirtmiştir.  Çin’in ilişkiyi daha da iyileştirmeye yönelik “iyi momentumu sürdürmeyi” arzuladığını ifade ederken, aynı zamanda savunma sektöründe işbirliği ihtiyacına da vurgu yapmıştır. Xiao, Pekin ile Kanberra arasındaki işbirliği hakkında şu ifadeleri kullanmıştır:[7]

“İki ülke arasındaki savunma ilişkisi, gerçekten daha fazla çaba harcamamız ve daha sıkı çalışmamız gereken bir alan. Bu, iki ülke ve halk arasındaki karşılıklı güven ve güvenilirlik açısından çok önemli bir alandır. İki ülkenin de askeri çabaları arasında güven sağlayabilirseniz, gerçek güvene sahip olursunuz.”

Xiao, Çin’in bölgedeki faaliyetlerinin askeri amaçlar taşımadığını ve endişe yaratmaması gerektiğini belirtmektedir. Bu noktada, Çin’in bölgeye olan angajmanının temel olarak ekonomik ve ticari işbirliği odaklı olduğu söylenebilir. Çin’in Güney Pasifik’teki varlığının ekonomik kalkınma ve sosyal istikrar amacı taşıdığı iddiaları önemlidir. Nitekim bunlar Pekin’in bölgede kutuplaşma siyasetinden uzaklaşma çabasını yansıtmaktadır.

Albanese’nin Çin ziyareti ve 2020 yılında uygulanan ticaret engellerinin kaldırılması gibi gelişmeler, ilişkilerin istikrar kazanmasına katkıda bulunmaktadır. Bu, bölgesel işbirliği ve diplomatik çabalar vesilesiyle iki ülke arasındaki gerilimleri azaltmaya yönelik bir strateji olarak ele alınabilir.

Çin’in savunma sektöründeki işbirliği vurgusu da dikkat çekicidir. Taraflar arasında karşılıklı güven inşası, kritik bir öneme sahiptir. Bu da Pekin’in bölgesel güvenlik ve istikrar noktalarında daha yüksek bir işbirliğine yönelik niyetini ortaya koymaktadır.


[1] “What Is The Five Eyes Alliance?”, Forbes, https://www.forbes.com/advisor/business/what-is-five-eyes/, (Erişim Tarihi: 29.01.2024).

[2] “ANZUS Treaty Comes Into Force”, News Zealand History, https://nzhistory.govt.nz/anzus-comes-into-force, (Erişim Tarihi: 27.01.2024).

[3] “What is the Aukus Alliance and What are Its Implications?”, The Guardian https://www.theguardian.com/politics/2021/sep/16/what-is-the-aukus-alliance-and-what-are-its-implications, (Erişim Tarihi: 26.01.2023).

[4] “What is the Quad, and How did it Come About?”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2022/may/24/what-is-the-quad-and-how-did-it-come-about, (Erişim Tarihi: 26.01.2023).

[5] “Top Chinese Diplomat Says Support of Pacific Nations with Policing Should not Alarm Australia”, Associated Press News, https://apnews.com/article/australia-china-taiwan-43d09b05519fc7406637ffd6b17b5ffb, (Erişim Tarihi: 25.01.2024).

[6] Aynı yer.

[7] Aynı yer.

The post Avustralya-Çin İşbirliğinin Güçlenmesi appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
https://www.ankasam.org/avustralya-cin-isbirliginin-guclenmesi/feed/ 0
Güney Kore’nin Birleşme Politikası https://www.ankasam.org/guney-korenin-birlesme-politikasi/ Fri, 15 Mar 2024 08:58:55 +0000 https://www.ankasam.org/?p=74908 Kuzey Kore Lideri Kim Jong Un, 2024 yılı başında Güney Kore’yle barışçıl birleşmenin artık mümkün olmadığını ilan etmiştir. Kuzey Kore Parlamentosu Yüksek Halk Meclisi’nde yaptığı konuşmada Kim, Kuzey Kore Anayasası’nın Güney Kore’nin “birincil düşman ve değişmez baş düşman” olduğunu gösterecek şekilde değiştirilmesi gerektiğini söylemiştir.[1] Koreler arası ilişkiler, Kuzey Kore-Rusya yakınlaşmasından sonra daha da gerginleşmiştir. Pyongyang’ın […]

The post Güney Kore’nin Birleşme Politikası appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
Kuzey Kore Lideri Kim Jong Un, 2024 yılı başında Güney Kore’yle barışçıl birleşmenin artık mümkün olmadığını ilan etmiştir. Kuzey Kore Parlamentosu Yüksek Halk Meclisi’nde yaptığı konuşmada Kim, Kuzey Kore Anayasası’nın Güney Kore’nin “birincil düşman ve değişmez baş düşman” olduğunu gösterecek şekilde değiştirilmesi gerektiğini söylemiştir.[1] Koreler arası ilişkiler, Kuzey Kore-Rusya yakınlaşmasından sonra daha da gerginleşmiştir. Pyongyang’ın söylemlerinde daha direk ve güçlü mesajlar vermesi, bu durumla ilişkilendirilebilir.

Bunu takiben 2024 yılının Ocak ayı sonunda Güney Kore, Kim Jong-un’un kendilerine karşı olan olumsuz tutumunun on yıllardır devam eden birleşme politikalarını değiştirmeyeceklerini belirtmiştir. 1994 yılında ortaya konan bu birleşme planında “yalnızca hükümetin kararıyla değiştirilemeyecek bir şey olduğu” belirtilmektedir. Fakat Pyongyang’ın düşmanca ifadeleri sonucunda Güney Kore medyası, hükümetin son 30 yıldaki birleşme politikasına temel teşkil eden plandan “Kore Topluluğu” gibi kavramları çıkarmayı düşündüğünü bildirmiştir.[2]

Şubat ayına gelindiğindeyse, yeniden birleşme için baskı yapan en büyük Güney Koreli sivil örgütü, Kuzey Kore’nin birleşme hedefini terk etme kararına yanıt olarak dağılmış ve kendilerine yeni hedefler oluşturmuştur. Bu durum, politika değişikliğinin Güney’deki Kuzey Kore yanlısı grupları nasıl etkilediğinin bir işareti niteliği taşımaktadır.[3] Buna ek olarak Nisan 2024 tarihinde yapılacak olan Kuzey Kore Yüksek Halk Meclisi sırasında, ülkenin onlarca yıldır ileri sürdüğü “Tek Kore Politikası”ndan vazgeçmeyi ve kendisini bağımsız bir sosyalist devlet olarak yeniden tanımlamayı amaçlayan değişiklik teklifleriyle anayasayı revize etme planları bulunmaktadır.[4] Kuzey Kore, Güney Kore’nin “en düşman devlet” ve “birincil düşman” olduğunu vurgulayarak akrabalık, uzlaşma ve birleşme kavramlarını kolektif bilinçten silmek amacıyla gözetim aygıtını yoğunlaştırabilir ve nüfus üzerindeki kontrolleri sıklaştırabilir. En nihayetinde Koreler arası birleşme vizyonun değişmesi, iki ülke arası uzlaşmayı zorlaştırmaktadır

Mart ayı başında Güney Koreli Cumhurbaşkanlığı Ofisi, Yoon Suk Yeol Hükümeti’nin Kuzey Kore ile liberal demokrasi ilkesini de içerecek şekilde yeni bir birleşme vizyonu hazırlamayı planladığını açıklamıştır. Hükümetin tüm Kuzey Korelilerin özgürlük ve refahtan yararlanabileceği “liberal demokrasiye dayalı birleşme” planını daha iyi somutlaştırmak için birleşme formülünü güncellemenin önemini vurgulamıştır.[5] Bu olay gerçekleşirse Güney Kore’nin Ağustos 1994 tarihinde merhum Başkan Kim Young-sam’ın yönetimi altında açıklanan birleşme politikası olan Ulusal Toplum Birleşme Formülü’nün ilk revizyonu olacaktır.

Güney Kore Devlet Başkanı Yoon, Japonya’nın 1910-45 sömürge işgaline karşı 1 Mart Bağımsızlık Hareketi’nin 105. yıldönümü dolayısıyla yaptığı konuşmada bu konu hakkında açıklamalarda bulunmuştur. Yoon, “Özgürlük ve insan hakları gibi evrensel değerleri genişletmek için tam olarak ihtiyaç duyulan şey birleşmedir.” ifadelerini kullanmıştır. Birleşme çabalarının Kuzey Kore halkı için bir umut kaynağı ve ışık feneri olmasını dilediğini de eklemiştir.[6] Bu konunun önemine değinmek için 14 Temmuz gününü Kuzey Koreli sığınmacılar günü olarak belirlemeye karar vermişlerdir.

3 Mart 2024 tarihinde Güney Kore’nin ilk askeri casus uydusu, aralık ayında fırlatılmasının ardından Pyongyang’ın merkezinin “iyi çözünürlüklü” görüntülerini başarıyla iletmiştir. Yerli uydunun tam görev aşamasına geçmesiyle birlikte Güney Kore’nin ABD’nin uydu görüntülerine olan yoğun bağımlılığı azalmış olacaktır. Bu da Seul’ün Pyongyang’a yönelik bağımsız izleme yeteneklerini artırabilir.[7] Bu sayede Pyongyang’ın faaliyetleri ve olası tehdidine karşın Seul daha hazırlıklı olacaktır.

Kim’in açıklamalarına karşılık Güney Kore’nin ilk başta daha tedbirli sonrasında ise daha açık cevaplar verdiği gözlemlenebilir. Bunun en yakın örneği, Seul’un birleşme planın liberal demokrasi değerleri çerçevesinde gerçekleştirilmesini istemesidir. Yoon’un Bağımsızlık Günü yaptığı açıklamada Japonya’yla olan partnerliğe dikkat çekmesi, ülkenin dış politikada yeni bir açılım sürecinde olduğunu düşündürebilir.

Hem Pyongyang hem de Seul, birleşmeyi çok uzun süreli bir hedef olarak görmektedirler. Halbuki düşünülen yöntemler Kore Yarımadası için tamamen farklı bir gelecek sunacaktır. Bu durum, hangi tarafın Kore halkı için söz sahibi olacağını muhtemelen güç yoluyla sağlanacağını göstermektedir. Şu andaki durum değerlendirildiğinde, Kuzey Kore’nin Güney Kore’ye karşı önceden planlanmış, topyekûn bir savaş başlatması şimdilik pek mümkün değildir. Çünkü böyle bir savaş Pyongyang için intihar anlamına gelecek ve rejiminin sonunu getirecektir.

Dahası günümüz Kuzey Kore ekonomisi, topyekûn bir savaşı sürdürmeyi göze alamayacak durumdadır. Öte yandan Kuzey Kore’nin sınır çizgisine yakın bölgelerde askeri eylemleri devam etmektedir. Bu durum Güney halkını tedirginliğe sevk etmek için planlanmış olabilir. İki Kore arasındaki alışılmadık derecede yüksek düzeyde askeri hazırlık ve gerginliklerin yanı sıra önleyici doktrinler nedeniyle kazara bir askeri çatışmanın yaşanması söz konusu olabilir.


[1] Bong-geun Jun, “North Korea Has Lost the ‘Unification Competition’”, The United States Institute of Peace, https://www.usip.org/publications/2024/02/north-korea-has-lost-unification-competition, (Erişim Tarihi: 03.03.2024).

[2] “S. Korea Says N. Korean Leader Kim’s Hostile Rhetoric Will Not Affect Gov’t Blueprint On Unification”, The Korea Times, https://www.koreatimes.co.kr/www/nation/2024/03/103_367463.html, (Erişim Tarihi: 03.03.2024).

[3] Jeongmin Kim, “ROK Pro-Unification Group Disbands in Response To North Korea Policy Changes”, NK NEWS, https://www.nknews.org/2024/02/rok-pro-unification-group-disbands-in-response-to-north-korea-policy-changes/, (Erişim Tarihi: 03.03.2024).

[4] Chun Sig Kim, “Decoding North Korea’s Changing Policies: A South Korean Perspective”, 38 North, https://www.38north.org/2024/02/decoding-north-koreas-changing-policies-a-south-korean-perspective/, (Erişim Tarihi: 03.03.2024).

[5] “S. Korea to update unification vision for 1st time in 30 years”, The Korea Herald, https://m.koreaherald.com/amp/view.php?ud=20240301050208, (Erişim Tarihi: 03.03.2024).

[6] Jun Ji-hye, “Yoon calls for unification to fulfill March 1 Independence Movement”, The Korea Times, https://www.koreatimes.co.kr/www/nation/2024/03/113_369832.htm, (Erişim Tarihi: 03.03.2024).

[7] Park Boram, “S. Korea’s 1st spy satellite transmits ‘good-resolution’ images of central Pyongyang”, Yonhap News Agency, https://en.yna.co.kr/view/AEN20240303000500315?section=nk/nk, (Erişim Tarihi: 03.03.2024).

The post Güney Kore’nin Birleşme Politikası appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
Pekin-Moskova İlişkilerini Yeni Bir Seviyeye Taşımak https://www.ankasam.org/pekin-moskova-iliskilerini-yeni-bir-seviyeye-tasimak/ Fri, 15 Mar 2024 07:54:15 +0000 https://www.ankasam.org/?p=74886 7 Şubat 2024 tarihinde Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Washington’un Pekin’i bastırmaya çalıştığını iddia etmiş ve “çok kutuplu” dünya düzeninin önemini vurgulamıştır. Rusya’yla ilişkilerin derinleştirileceğini ve güçlendirileceğini söyleyen Wang Yi, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Çin şirketlerine uyguladığı yaptırımları eleştirmiştir.  Bu yaptırımların “şaşırtıcı” ve “anlaşılmaz” bir hale geldiğini belirten Bakan, ABD’nin “tek taraflılığına” ve “korumacılığına” atıfta […]

The post Pekin-Moskova İlişkilerini Yeni Bir Seviyeye Taşımak appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
7 Şubat 2024 tarihinde Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Washington’un Pekin’i bastırmaya çalıştığını iddia etmiş ve “çok kutuplu” dünya düzeninin önemini vurgulamıştır. Rusya’yla ilişkilerin derinleştirileceğini ve güçlendirileceğini söyleyen Wang Yi, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Çin şirketlerine uyguladığı yaptırımları eleştirmiştir.  Bu yaptırımların “şaşırtıcı” ve “anlaşılmaz” bir hale geldiğini belirten Bakan, ABD’nin “tek taraflılığına” ve “korumacılığına” atıfta bulunmuştur.[1]

ABD’yle ilişkilerin “kritik” olduğunu, ancak önümüzdeki aylarda Rusya’yla bağların daha da güçlendirileceğine dikkat çeken Wang Yi, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ilişkiyi güçlendirmek için üstlendikleri “stratejik rehberliklerini” övmüş ve geçen yıl ikili ticaretin bir rekor olarak 240 milyar doları bulduğunu belirtmiştir. Wang Yi, Rus doğalgazının Çin evlerini ısıttığını, Çin arabalarının ise Rus yollarında seyrettiğini söylemiştir.[2]

Rusya’nın Ukrayna’daki savaşın başlamasından bu yana Çin’e olan gaz ihracatı artmış ve bu durum Avrupa’ya yapılan gönderilerdeki düşüş nedeniyle oluşan ekonomik sıkıntıya dayanmasına yardımcı olmuştur. Çin, geçen yıl Rusya’ya 841.000’den fazla araç satmış ve bu, Çin’in otomobil üreticileri için en büyük ihracat pazarı haline gelmiştir. Aynı zamanda toplam ihracat 2022 yılına göre %54 artmıştır.[3]

Tüm bunların yanı sıra ABD’nin vaatlerini yerine getiremediğini ve Çin’i bastırmakla “obsesif” olduğunu söyleyen Wang Yi, karşılıklı saygının önemini vurgulamış ve “bazı ülkelerin masada olup diğerlerinin olmaması kabul edilemez” demiştir. İkili ilişkiler, Şi Cinping’in ABD Başkanı Joe Biden’la Kasım ayında buluşmasından bu yana biraz yumuşamıştır. Biden’ın Tayvan’ın bağımsızlığını desteklemeyeceğine söz verdiğini hatırlatan Wang Yi, bunu yapan ülkelerin “ateşle oynamaktan kendilerinin yanacaklarını” eklemiştir.[4]

Yıllık basın toplantısında konuşan Çin Dışişleri Bakanı, Ukrayna ve Gazze’deki çatışmaları ve Çin’in Avrupa’yla ilişkisini tartışmıştır. Tüm bunların boyutunu vurgulayarak “artık Washington’un hegemonyası tarafından yönetilmeyen çok kutuplu bir dünya” olarak nitelendirdiği bir eğilimi vurgulamıştır.[5]

Bu, Çin ve Rusya’nın Şubat 2022 tarihinde ilan ettiği “sınırsız” dostluğun önemli bir parçası olmuştur. Hemen ardından Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinden önce gerçekleşmiştir. Pekin, işgalin ardından Moskova’yı diplomatik ve ekonomik olarak desteklemiş ve bu durum, Batılı liderlerin tepkisine neden olmuştur. Wang Yi, aynı zamanda “Çin-Rusya ilişkileri, çok kutupluluğun eğilimi doğrultusunda ilerliyor” demiştir.[6]

Çok kutupluluğun bir parçası olarak Çin’in dış politikası giderek Küresel Güney’in önemine odaklanmaktadır. Wang Yi, Çin’in “Küresel Güney’in sessiz çoğunluğu değil, uluslararası düzeni yeniden şekillendiren güç” olduğunu söylemiştir.[7]

Gözlemciler, Wang’ın önceki Dışişleri Bakanı Qin Gang’ın geçen yıl görevden alınmasından bu yana geçici bir ara çözüm olarak görüldüğünü düşünüyordu. Ancak bu yılki toplantıların gündemi personel değişikliklerinden bahsetmemekteydi. Wang Yi, ayrıca Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) Dış İlişkiler Komisyonunun Direktörü’dür. Bu da Dışişleri Bakanı’ndan daha fazla güce sahip bir pozisyondur.

Çin’in dış politika vizyonu, giderek daha belirgin bir şekilde çok kutuplu bir dünya düzenine odaklanmaktadır. Bu yönelim, ABD’nin geleneksel hegemonik pozisyonunu sorgulayan ve küresel güç dengesindeki değişiklikleri vurgulayan bir yaklaşımı yansıtmaktadır. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin son açıklamaları, bu vizyonun somut bir ifadesidir ve ABD’yle olan ilişkileri, özellikle de Rusya’yla olan ilişkilerle karşılaştırıldığında, Çin’in stratejik hedeflerini daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir.

Wang Yi, ABD’nin yaptırımlarını “tek taraflılık” ve “korumacılık” politikaları üzerinden açıklamış ve Çin’in uluslararası ilişkilerde daha adil ve eşitlikçi bir yaklaşım benimsediğini vurgulamıştır. En nihayetinde ABD’nin Çin’e yönelik politikaları, uluslararası istikrar ve güvenliği olumsuz etkilemektedir.

Wang Yi’nin vurguladığı gibi, Çin-Rusya ilişkileri giderek daha da güçlenmektedir. Ticaret hacminin artması ve enerji alanındaki işbirliği, bu ilişkilerin stratejik önemini vurgulamaktadır. Rusya’nın Ukrayna Krizi sırasında Çin’e olan gaz ihracatının artması, bu ilişkilerin karşılıklı çıkarlara dayalı bir temele oturduğunu göstermektedir. Çin ve Rusya’nın birlikte hareket etmesi, uluslararası ilişkilerde dengeleri değiştirebilir ve ABD’nin geleneksel hegemonik pozisyonunu sarsabilir.

Wang Yi’nin açıklamaları, Çin’in Küresel Güney ülkeleriyle olan ilişkilerine ve çok kutuplu bir dünya düzenine olan inancına vurgu yapmaktadır. Bu, Çin’in geleneksel olarak Batı’ya odaklanan dış politikasının genişlemesiyle birlikte güç dengesinin değiştiği ve uluslararası ilişkilerin daha çeşitli bir yapıya doğru evrildiği bir dönemde önemli bir değişikliğe işaret etmektedir.

Sonuç olarak Wang Yi’nin açıklamaları, Çin dış politikasının giderek daha belirgin bir şekilde çok kutuplu bir dünya düzenine doğru evrildiğini göstermektedir. Bu, ABD-Çin ilişkilerindeki gerilimi artırabilirken, Çin’in Rusya ve diğer küresel güçlerle olan ilişkilerini güçlendirmesine olanak tanıyabilir. Ancak bu vizyonun gerçekleşmesi, uluslararası ilişkilerdeki geleneksel güç dengelerini sarsabilir ve yeni çatışma alanlarına yol açabilir. Bu nedenle Çin’in çok kutuplu dünya inşasına yönelik Rusya’yla yapmış olduğu işbirliği, Batı’nın büyük tepkisiyle karşılaşmaya devam edecektir.


[1] “China Pledges to Deepen Russia Ties and Criticises US ‘Obsession’ with Suppressing Beijing”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2024/mar/07/china-pledges-to-deepen-russia-ties-and-criticises-us-obsession-with-suppressing-beijing, (Erişim Tarihi: 09.03.2023).

[2] “China Accuses US of Devising Tactics, Criticises ‘Obsession’ with Suppressing Beijing” Firstpost, https://www.firstpost.com/world/china-accuses-us-of-devising-tactics-criticises-obsession-with-suppressing-beijing-13746289.html, (Erişim Tarihi: 09.03.2023).

[3] “China Criticizes US for Suppressing Its Rise While Touting Partnership With Russia”, Voice of America, https://www.voanews.com/a/china-criticizes-us-for-suppressing-its-rise-while-touting-partnership-with-russia/7517486.html, (Erişim Tarihi: 09.03.2023).

[4] “China Pledges to Deepen Russia Ties and Criticises US ‘Obsession’ with Suppressing Beijing”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2024/mar/07/china-pledges-to-deepen-russia-ties-and-criticises-us-obsession-with-suppressing-beijing, (Erişim Tarihi: 09.03.2023).

[5] “China Accuses US of Devising Tactics, Criticises ‘Obsession’ with Suppressing Beijing” Firstpost, https://www.firstpost.com/world/china-accuses-us-of-devising-tactics-criticises-obsession-with-suppressing-beijing-13746289.html, (Erişim Tarihi: 09.03.2023).

[6] “China Criticizes US for Suppressing Its Rise While Touting Partnership With Russia”, Voice of America, https://www.voanews.com/a/china-criticizes-us-for-suppressing-its-rise-while-touting-partnership-with-russia/7517486.html, (Erişim Tarihi: 09.03.2023).

[7] “China Pledges to Deepen Russia Ties and Criticises US ‘Obsession’ with Suppressing Beijing”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2024/mar/07/china-pledges-to-deepen-russia-ties-and-criticises-us-obsession-with-suppressing-beijing, (Erişim Tarihi: 09.03.2023).

The post Pekin-Moskova İlişkilerini Yeni Bir Seviyeye Taşımak appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>