Tarih:

Paylaş:

Afrika’da Yenilenebilir Elektrik Sorunu: Uganda’nın Enerji İkilemi

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Afrika, yenilenebilir enerjinin geliştirilmesi için çok elverişli koşullara sahip bir bölgedir. Kıtada çok sayıda su kaynağı ve güneş enerjisinden faydalanmak için pek çok fırsat bulunmaktadır. Ancak bölgedeki çoğu ülkede bu alan hala az gelişmiş durumdadır. Bunun birkaç nedeni vardır. En bariz olanı da şudur: güneş ve rüzgar enerjisi gibi birçok yenilenebilir enerji kaynağı kesintilidir ve hava koşullarına bağlıdır. Bu kesinti, elektrik üretiminde dalgalanmalara yol açarak tutarlı ve güvenilir bir elektrik arzı sağlamayı zorlaştırabilir.

Etkili enerji depolama çözümlerinin eksikliği Afrika’da yenilenebilir enerji için önemli bir zorluktur. Depolama teknolojileri, üretimin düşük olduğu veya hiç olmadığı dönemlerde kullanılmak üzere yoğun zamanlarda üretilen fazla enerjiyi depolamak için gereklidir. Yetersiz altyapı ve yenilenebilir enerjinin mevcut elektrik şebekelerine entegre edilmesindeki zorluklar önemli sorunlardır. Birçok Afrika ülkesi, şebekelerini merkezi olmayan yenilenebilir enerji kaynaklarını barındıracak şekilde iyileştirmekte zorluklarla karşılaşmaktadır. Afrika ülkelerinin zengin olduğu doğal kaynaklara bağımlılık da önemli bir sorundur. Ancak detaylı bir şekilde analiz edildiğinde işler daha da karmaşık bir hal almaktadır. Bu sorunu Uganda örneği üzerinden analiz etmek gerekirse aşağıdakilerden bahsedilebilir.

Uganda, petrol ve gaz sektörü, yenilenebilir enerji ve ormanların korunmasının bir araya gelmesinin zorlu bir tablo oluşturduğu karmaşık bir paradoksla karşı karşıyadır. Ülke, yerel ve bölgesel enerji ihtiyaçlarını karşılamak, önemli ölçüde istihdam yaratmak ve sürdürülebilir enerjiye geçişi hızlandırmak için yenilenebilir enerjiyle birlikte petrol ve gaz potansiyelinden yararlanmayı planlamaktadır.

Uganda’nın gelecekteki kalkınmasının kilit unsurlarından biri TotalEnergies, Çinli CNOOC ve Uganda Ulusal Petrol Şirketi’nin işbirliğiyle hayata geçirilecek olan iddialı Doğu Afrika Boru Hattı projesidir. Aktivistlerden gelen küresel eleştirilere rağmen, günde 240.000 varil kapasiteli bu milyarlarca dolarlık boru hattı, ülkenin kalkınma yörüngesinin temel taşı olarak görülmektedir.

Halihazırda elektriğinin %95’ini hidroelektrik ve güneş kaynaklarından üreten Uganda, mevcut kapasitesinin 2GW civarında olması ve Sahra altı Afrika’daki en düşük elektrifikasyon oranlarından birine sahip olması nedeniyle ciddi zorluklarla karşı karşıyadır. Ülke, 2065 yılına kadar Net Sıfıra ulaşmayı hedeflemekte ve 45 milyon insan için ağırlıklı olarak yakacak odun ve odun kömürü kullanımından elektriğe geçişi vurgulamaktadır.

Bu geçişi sağlamak için Uganda, hidro ve güneş enerjisine dayanarak yenilenebilir enerji kapasitesini 2045 yılına kadar 52 GW’a çıkarmayı planlamaktadır. Aynı zamanda akıllı elektrik sayaçlarının kullanılmaya başlanmasıyla, özellikle şu anda odun ve kömüre bağımlı olan haneleri hedef alarak elektriğe uygun maliyetli alternatifler sunulması beklenmektedir.

Mevcut yakacak odun talebinin devam etmesi halinde Uganda’nın tüm ulusal orman stokunun ve ağaç örtüsünün yirmi yıl içinde yok olabileceği düşünüldüğünde, bu planın önemi ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla ülkenin enerji geleceği tartışmalı boru hattı ile ayrılmaz bir şekilde bağlantılıdır. Zira bu olmadan yenilenebilir enerji, uygun fiyatlı elektrik ve ormanların korunması, göz korkutucu bir görev haline gelmektedir.

Ancak sorun sadece oduna bağımlılık ve verimsiz yenilenebilir enerjiye erişim değildir. Eski sömürgeler bağımsızlıklarını kazanmış olsalar da birçok Afrika ülkesi hala yeni sömürgecilik politikası izleyen güçlü devletlerin büyük etkisi altındadır. Bu durumda Çin, Uganda’daki boru hattının inşasıyla yakından ilgilenmektedir. Çünkü bu hat, Çinli CNOOC şirketiyle işbirliği içinde inşa edilmektedir.

Altyapı projeleri, Çin’in politikasında önemli bir yer tutmaktadır. Dahası bu boru hattı, Çin’in Doğu ve Orta Afrika bölgesindeki tüm politikası için önemli olacaktır. Dolayısıyla Uganda’nın yenilenebilir enerji planlarını ilgili ülkelerin katılımı olmadan (Almanya ve Namibya arasında duyurulan ortak projeler gibi) gerçekleştirmesi pek mümkün görünmemektedir.

Özetle Afrika ülkelerindeki enerji sorunu çok ciddidir. Sorunun ana faktörleri şu şekilde sıralanabilir: doğal koşullara bağımlılık, zayıf altyapı, etkisiz kamu politikası, doğal kaynaklara bağımlılık ve dış aktörlerin etkisi.

Nikita MARIANENKO
Nikita MARIANENKO
Nikita Marianenko, Kiev Ulusal Üniversitesi'nden "Uluslararası İlişkiler, Kamu İletişimi ve Bölgesel Çalışmalar" alanında lisans derecesiyle mezun oldu. Ukrayna Dışişleri Bakanlığı'nda staj yaptı. Şu anda Kiev Ulusal Üniversitesi'nde "Uluslararası İlişkiler, Kamu İletişimi ve Bölgesel Çalışmalar" alanında yüksek lisans eğitimi almaktadır. Ukraynaca, Rusça, İngilizce ve Arapça bilmektedir. Başlıca ilgi alanları: Asya, Afrika ve Okyanusya bölgeleri, ekonomik işbirliği, askeri-teknik işbirliği, bölgesel güvenlik ve uluslararası örgütlerdir.