RAPORLAR Arşiv — ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi https://www.ankasam.org/kategory/yayinlar/raporlar/ Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Sat, 16 Mar 2024 13:14:51 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.4.3 Türkiye-Kazakistan İlişkilerinin Stratejik Boyutu https://www.ankasam.org/turkiye-kazakistan-iliskilerinin-stratejik-boyutu/ Thu, 26 Nov 2020 08:00:00 +0000 https://ankasam.org/?p=11189 “Stratejik Ortaklık”, son dönemlerde sıkça kullanılan bir kavramdır. Nitekim devletlerin stratejik ortak olarak adlandırdıkları ülkelerin sayısı da hızla artmaktadır. Ancak stratejik ortaklık terimi üzerinden tanımlanan ilişkilerin öngörülmeyen yönlere savurulduğu örnekler de bulunmaktadır. Örneğin Türkiye’nin stratejik ortağı olan Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Ankara’yı kaybetmeyi göze alan tutumu, Türkiye’nin ABD’ye bakışını değiştirmiştir. Bu durum, kavramın uluslararası ilişkiler […]

The post Türkiye-Kazakistan İlişkilerinin Stratejik Boyutu appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
“Stratejik Ortaklık”, son dönemlerde sıkça kullanılan bir kavramdır. Nitekim devletlerin stratejik ortak olarak adlandırdıkları ülkelerin sayısı da hızla artmaktadır. Ancak stratejik ortaklık terimi üzerinden tanımlanan ilişkilerin öngörülmeyen yönlere savurulduğu örnekler de bulunmaktadır. Örneğin Türkiye’nin stratejik ortağı olan Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Ankara’yı kaybetmeyi göze alan tutumu, Türkiye’nin ABD’ye bakışını değiştirmiştir. Bu durum, kavramın uluslararası ilişkiler teorisyenleri ve uzmanları tarafından sorgulanmasına ve eleştirilmesine sebep olan bir durumdur. Bu bağlamda Türkiye’nin diğer ülkelerle imzaladığı stratejik ortaklık anlaşmalarının incelenmesi, Ankara’nın stratejik ortak tanımlamasının ve stratejik ortaklık ilişkilerinin anlaşılabilmesi için önemli bir araştırma alanını oluşturmaktadır. Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) uzmanlarından Dr. Dinmuhammed Ametbek de yazmış olduğu bu raporda, Türkiye ile Kazakistan arasındaki stratejik ortaklık ilişkisini tartışmaya açarak hem Türkiye’nin stratejik ortak tanımlayışının anlaşılmasını sağlamış hem de Türkiye-Kazakistan ilişkilerini Türk Dünyası üzerinden ele almıştır.

Dr. Ametbek tarafından kaleme alınan bu raporda, Türkiye ve Kazakistan’ın stratejik önemi vurgulanmış ve bunun yanı sıra, Türkler ve Kazakların birbirlerini dost ve kardeş olarak gördükleri jeokültür kavramı üzerinden açıklanmıştır. Yazar, Türkiye ile Kazakistan arasındaki jeokültürel bağlar sayesinde, taraflar arasındaki stratejik ortaklık ilişkisinin kolaylaştığını ve güçlendiğini ortaya koymuştur. Ankara ile Astana arasındaki dostane ilişkilerin stratejik ortaklık terimiyle tanımlanması 2009 yılına uzanmaktadır. Zira Türkiye ile Kazakistan arasındaki ilişkilerde, diplomatik ilişkilerin tesis edildiği 1991 yılından beri sorun yaşanmamış ve zaman ilerledikçe ilişkiler derinlik kazanmıştır.

Kazakistan, Türk Dünyası’nın Aksakalı Nursultan Nazarbayev’in önderliğinde bölgenin en istikrarlı ve en hızlı gelişen ülkesi konumundadır. Dış politika bağlamında Türkiye ve Kazakistan’ın yaklaşımlarının örtüştüğü en önemli noktayı ise barış yanlısı siyaset anlayışı oluşturmaktadır. Çünkü Türkiye’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” şeklindeki dış politika söylemi ile Kazakistan’ın kurucu lideri Nursultan Nazarbayev’in “çok yönlü dış politika” anlayışı ciddi benzerlikler içermektedir. Dolayısıyla Türkiye ve Kazakistan’ın özelde Türk-İslam Dünyası’nda ve genelde de Avrasya’da barış ve güvenliği sağlayacak başlıca aktörler olarak algılandıkları öne sürülebilir.

The post Türkiye-Kazakistan İlişkilerinin Stratejik Boyutu appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
2018 Yılında Türkiye-İran İlişkileri https://www.ankasam.org/2018-yilinda-turkiye-iran-iliskileri/ Wed, 03 Jul 2019 15:04:18 +0000 https://ankasam.org/?p=22634 1990-2000 yılları arasındaki süreçte ikili ilişkilere büyük oranda çatışma, rekabet ve güven bunalımı hâkim olmuştur. 2000’li yıllar itibarıyla Türk dış politikasında Ortadoğu ön sıralarda yer almaya başlamış ve bununla birlikte Türkiye-İran ilişkilerinin seyri büyük oranda değişim göstermiştir. Bu kapsamda 2000-2010 yılları arasında Türkiye-İran ilişkilerinin birden fazla alanda (siyasi, güvenlik, ekonomik ve ticari ilişkiler) gelişme gösterdiği […]

The post 2018 Yılında Türkiye-İran İlişkileri appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
1990-2000 yılları arasındaki süreçte ikili ilişkilere büyük oranda çatışma, rekabet ve güven bunalımı hâkim olmuştur. 2000’li yıllar itibarıyla Türk dış politikasında Ortadoğu ön sıralarda yer almaya başlamış ve bununla birlikte Türkiye-İran ilişkilerinin seyri büyük oranda değişim göstermiştir. Bu kapsamda 2000-2010 yılları arasında Türkiye-İran ilişkilerinin birden fazla alanda (siyasi, güvenlik, ekonomik ve ticari ilişkiler) gelişme gösterdiği gözlemlenmiştir. Kasım 2010-Ağustos 2013 tarihleri arasında ise bölgesel krizlerin de etkisiyle Türkiye-İran ilişkilerine özellikle siyasi alanda gerilim ve çatışma hâkim olmuştur. Ağustos 2013 tarihinde Hasan Ruhani’nin Cumhurbaşkanı seçilmesiyle ikili ilişkilerin ilk başta restore edilmesi daha sonra ise geliştirilmesi konusunda ortak bir uzlaşı politikası yaratılmıştır. Fakat Ruhani’nin dış politikadaki ılımlı tavrının bölgesel krizler bağlamında İran’ın müdahaleci politikalarıyla eş zamanlı yürütülmesi, Ankara-Tahran ilişkilerinin gelişmesinin önünde en büyük engel olmuştur. Yine de bu dönemde taraflar, ilişkileri geliştirmek adına anlaşmazlıkların ikili kazanımları yok etmesine büyük ölçüde izin vermemiştir.
Türkiye-İran ilişkilerinde 15 Temmuz sonrası dönemde başlayan yakınlaşma, Aralık 2016 tarihinde ABD işbirliğinde vuku bulan BOP komplosuna karşı Türkiye-Rusya-İran liderliğindeki Moskova Mutabakatı’yla güç kazanmış ve ilerleyen süreçte ikili ilişkiler, Astana Görüşmeleriyle uzlaşı ve işbirliği zeminine oturtulmuştur. 2017 yılının ilk üç ayı, Türkiye ve İran’ın Körfez Ülkelerine yönelik eş zamanlı ziyaretler gerçekleştirdiği bir dönem olmuş ve tarafların karşılıklı suçlamaları sonucunda Ankara-Tahran ilişkilerine genel anlamda bir rekabet ortamı hâkim olmuştur. Ardından Katar Krizi ve IKBY’nin bağımsızlık girişimleri neticesinde aradaki işbirliği bağı yeniden sağlamlaştırılmış ve ilişkilerde güven ortamına geri dönülmüştür.
Çalışmanın ilk aşamasında Türkiye ve İran’ın dış politika ilkeleri genel hatlarıyla ortaya konulmuş ardından Ankara-Tahran ilişkileri 2017 yılına kadar incelenmiştir. Çalışma, ikili ilişkilerin nasıl ve hangi aşamalardan geçtiğini özetlemesi, rekabet ettikleri ve işbirliği yaptıkları konuların neler olduğunu ortaya koyması ve son olarak gelecekte ilişkilerin nasıl bir seyir izleyeceği konusunda bilgi vermesi açısından diğer çalışmalardan ayrılmaktadır.

 

The post 2018 Yılında Türkiye-İran İlişkileri appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
2018 Yılında Nasıl Bir İran? https://www.ankasam.org/2018-yilinda-nasil-bir-iran/ Wed, 15 May 2019 10:30:59 +0000 https://ankasam.org/?p=21604 İran’ın 2018 yılında ulusal ve uluslararası meseleler bağlamında büyük problemlerle karşılaşacağı düşünülmektedir. Özellikle de hükümet ekonomik, politik, sosyal ve güvenlik alanlarında sorunlarla karşı karşıya kalacaktır. Ayrıca İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin nükleer anlaşmayla ülkeyi ekonomik durgunluktan kurtaracağı yönünde verdiği sözlerin içi boş kalmıştır. Bu durum 2017 yılının son günlerinde gerçekleşen protestolarla ayyuka çıkmıştır. Öte yandan Amerika […]

The post 2018 Yılında Nasıl Bir İran? appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
İran’ın 2018 yılında ulusal ve uluslararası meseleler bağlamında büyük problemlerle karşılaşacağı düşünülmektedir. Özellikle de hükümet ekonomik, politik, sosyal ve güvenlik alanlarında sorunlarla karşı karşıya kalacaktır. Ayrıca İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin nükleer anlaşmayla ülkeyi ekonomik durgunluktan kurtaracağı yönünde verdiği sözlerin içi boş kalmıştır. Bu durum 2017 yılının son günlerinde gerçekleşen protestolarla ayyuka çıkmıştır. Öte yandan Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) nükleer anlaşmanın önüne birtakım engeller koyması, İran ekonomisini zora sokmaktadır.
Uluslararası baskılara ek olarak İran’ın karşısına bölgesel güçlükler de çıkmaktadır. Örneğin; Suudi Arabistan’ın Ortadoğu’da oynadığı rol, Türkiye’nin Suriye güvenliği bağlamındaki etkin nüfuzu, İsrail tehditlerinin üst düzeye çıkması ve Devlet’ül Irak ve’ş Şam’ın (DEAŞ) Afganistan üzerinden Orta Asya’da faaliyet göstermesi gibi hususlar, İran’ın 2018 yılında politik, askeri, güvenlik ve ekonomik anlamda yaşayacağı durumların netlik kazanmasına engel teşkil etmektedir.
Genel olarak 2018 yılı planların yörünge değiştirmesine sebep olsa da İran kendini kurma yönünde çaba göstermeye devam edecektir. Suriye’nin yeniden inşa sürecinde Rusya ile rekabet halinde olan İran, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Tahran’ın hamlelerine İsrail’den gelebilecek cevap bağlamındaki korkusu nedeniyle olumsuz etkilenebilir. İran, Batı ile yeni müzakereler yapmayabilir. Nitekim ABD nükleer anlaşma konusunda İran’a zorluk çıkarmaktadır. Buna ek olarak Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, İran’ın bölgedeki etkisi ve savunma yeteneğini genişletmenin ülke güvenliğini sağlamanın tek yolu olduğuna inanmaktadır. Son yıllarda görüldüğü üzere Tahran Hükümeti güvenlik harcamalarını aksine arttırmıştır. Bu nedenle İran’ın bölgedeki etkisini arttırmaya devam etmesi beklenmektedir.
Tahran, “İran Baharı”nın gelişini engellemek için devletin mevcut siyasi sistemi ve onun sağlam sütunlarını yıkmakla tehdit etmiştir. Ayrıca İran siyasi arenasında, özellikle İran eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile Dini Rehber ya da Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ile Cumhurbaşkanı Ruhani arasında yaşanan krizler göz önüne alınırsa İran’ın önemli kentlerinde meydana gelen gösterilere özel bir hassasiyet gösterilmesi gerektiğini anlaşılacaktır.

The post 2018 Yılında Nasıl Bir İran? appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
İran’ın Hürmüz Boğazı Müdahalesinin Siyaset ve Uluslararası Hukuk Açısından İncelenmesi https://www.ankasam.org/iranin-hurmuz-bogazi-mudahalesinin-siyaset-ve-uluslararasi-hukuk-acisindan-incelenmesi/ Tue, 07 May 2019 10:50:25 +0000 https://ankasam.org/?p=21390 2015 yılında P5+1 ülkelerinin İran ile imzaladıkları Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) anlaşmasının amaçlarından biri bölgede yıllardır sürmekte olan gerginliğe son vermekti. Nükleer anlaşma imzalanırken ortaya çıkabilecek bazı olumsuz sonuçlardan bahsedilse de genel anlamda görüşler iyi yönde olmuştur. İran açısından bakıldığında nükleer anlaşma ülkenin hem dış politikasını hem de iç politikadaki dinamiklerini derinden etkilemiştir. Ekonomik […]

The post İran’ın Hürmüz Boğazı Müdahalesinin Siyaset ve Uluslararası Hukuk Açısından İncelenmesi appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
2015 yılında P5+1 ülkelerinin İran ile imzaladıkları Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) anlaşmasının amaçlarından biri bölgede yıllardır sürmekte olan gerginliğe son vermekti. Nükleer anlaşma imzalanırken ortaya çıkabilecek bazı olumsuz sonuçlardan bahsedilse de genel anlamda görüşler iyi yönde olmuştur. İran açısından bakıldığında nükleer anlaşma ülkenin hem dış politikasını hem de iç politikadaki dinamiklerini derinden etkilemiştir.

Ekonomik ve siyasi ambargonun kaldırılması şartıyla nükleer faaliyetlerini ve bu yöndeki girişimlerini durdurmayı kabul eden İran, dış politikada daha etkin bir şekilde hareket etmeye başlamıştır. İran’ın bölgesel bir güç olmayı hedefleyen stratejik planları kısa bir süre içerisinde Ortadoğu’da güçler dengesinde değişiklere yol açmaya başlamıştır. Bir yandan nükleer anlaşmanın bölgede barışın sağlanmasındaki rolüne vurgu yapılırken öte yandan İran’ın bölgedeki diğer devletlerin içişlerine müdahale ihtimalinin giderek artması, uluslararası toplumdaki endişelerin giderek yükselmesine neden olmuştur. İran’ın bölgedeki artan etkisinden rahatsız olan ABD Başkanı Donald Trump seçildiği ilk günden bu yana nükleer anlaşmayı ciddi bir şekilde eleştirmeye başlamıştır. Zira nükleer anlaşmadan çıkmak Trump’ın seçim vaatlerinden biriydi. Ancak bu seferki rahatsızlık İran’ın nükleer programı üzerindeki çalışmalarından ziyade bölgede oynamak istediği stratejik rol ve bu yöndeki faaliyetlerinden kaynaklanmıştır.

İNDİR

The post İran’ın Hürmüz Boğazı Müdahalesinin Siyaset ve Uluslararası Hukuk Açısından İncelenmesi appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
2018 Yılında Nasıl Bir Ortadoğu https://www.ankasam.org/2018-yilinda-nasil-bir-ortadogu/ Fri, 03 May 2019 06:57:40 +0000 https://ankasam.org/?p=11654 Ortadoğu, küresel güçlerin stratejik hedeflerini gerçekleştirdiği bir alandır. Bölgenin ekonomik, siyasi, jeopolitik ve sosyolojik önemi asırlardır küresel güçleri cezbeden nitelikler arasındadır. Ortadoğu’nun geniş bir coğrafi alanı kapsıyor olması, bölgedeki tarım faaliyetleri ve hidrokarbon oranının artması bölgeyi dünya petrol rezervlerinin büyük bir kısmına sahip kılmıştır. Söz konusu coğrafi bölgenin Akdeniz, Hint Okyanusu ve Atlas Okyanusu’na kıyısının […]

The post 2018 Yılında Nasıl Bir Ortadoğu appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
Ortadoğu, küresel güçlerin stratejik hedeflerini gerçekleştirdiği bir alandır. Bölgenin ekonomik, siyasi, jeopolitik ve sosyolojik önemi asırlardır küresel güçleri cezbeden nitelikler arasındadır. Ortadoğu’nun geniş bir coğrafi alanı kapsıyor olması, bölgedeki tarım faaliyetleri ve hidrokarbon oranının artması bölgeyi dünya petrol rezervlerinin büyük bir kısmına sahip kılmıştır. Söz konusu coğrafi bölgenin Akdeniz, Hint Okyanusu ve Atlas Okyanusu’na kıyısının bulunması, bölgeyi kıtalararası ulaşım hususunda önemli bir konuma oturtmuştur. Zengin hammadde kaynaklarına haiz olması, bölgenin ekonomik anlamda kendine yetebilmesini sağlamıştır. Eğer bölgenin doğal kaynakları dengeli bir strateji çerçevesinde kullanılabilirse, Ortadoğu dünyayı etkisi altına alabilecek aktörler oluşturacaktır.

20. yüzyılda siyasi, ekonomik ve toplumsal unsurların üzerine kurulan Ortadoğu, şiddet ve dramatik olayları içerisinde bulunduran tarihsel bir dönemden geçmektedir. Arap Baharı’nın Ortadoğu’da demokrasiyi sağlayamamış olması ekonomik, siyasi ve toplumsal alanlarda kargaşa yaratacaktır. Suriye, Libya ve Yemen gibi Arap ülkelerinde devlet mekanizmasının çökmesi bu ülkelerin sınırlarını değiştirilebilir bir hale getirmiştir. Askeri müdahale kapsamında ABD başta olmak üzere Arap kimliğine sahip olmayan güçler, Ortadoğu’da nüfuz sahibi olmak için bir yarış içerisine girmiştir.

Somali’nin yaşamış olduğu kriz ve Sudan’ın bölünmesi Arapların bölgesel etkisinin ne denli azalmış olduğunu gözler önüne sermektedir. Arap ülkelerinin Suriye, Libya, Yemen ve Irak’ta meydana gelen iç savaşlarda etkili olamaması bölgesel dengeyi sağlayabilecek bir gücün yoksunluğundan kaynaklanmaktadır. Siyasal yapılara karşı yükselen tepki, Ortadoğu’da dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar serttir. Bu çerçevede Latin Amerika’daki gösteriler, Kuzey Afrika ve Sudan’da meydana gelen köktendinci terör eylemleriyle kıyaslanamaz. Ortadoğu’nun gelecekte daha çok kargaşa ve düzensizliğe şahit olması beklenen gelişmeler arasındadır. Bölge nüfusunun değişen yapısı bağlamında sağlanabilecek uyum, yeni bir siyasal temelin oluşturulmasıyla doğrudan bağlantılıdır.
ABD’nin Ortadoğu’yu kontrol etmek adına attığı adımlar uluslararası hukuk kurallarının ihlaline neden olmuş ve devletin birçok hususta hataya düşmesine sebebiyet vermiştir. Belirtmek gerekir ki ABD, Rusya’nın bölgedeki müttefikleri olan Irak ve Libya’yı nüfuz alanından çıkarmıştır. Diğer yandan Washington, bölgede uyguladığı politikalarla Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit etmeye başlamıştır. Bölgenin yaşadığı durumun sebepleri gözetilmeksizin söylenebilir ki birçok bölgesel sorun bağlamında ABD temel bir aktör değildir.

Bu raporda sizlere Ortadoğu’nun geleceğiyle ilgili öngörüler sunulacaktır. Bölge aktörlerinin karar alma mekanizmalarının 2018 yılında karşılaşabileceği zorluklar ve bu sorunlar karşısında uygulanabilecek olası senaryolara değinilecektir.

The post 2018 Yılında Nasıl Bir Ortadoğu appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
Kelimeler Savaşı: Trump’ın İran Karşıtı Twitter Paylaşımlarının Arka Planı https://www.ankasam.org/kelimeler-savasi-trumpin-iran-karsiti-twitter-paylasimlarinin-arka-plani/ Wed, 07 Nov 2018 21:22:51 +0000 http://devankasam.wpengine.com/?p=11005 Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’ın sosyal medya sitesi Twitter üzerinden verdiği mesajlar, son dönemde sıklıkla gündeme gelmekte ve uluslararası kamuoyunda çeşitli tartışmalara yol açmaktadır. Bu sebeple de Twitter, Trump’ın uyguladığı politikaların önemli bir parçası olarak değerlendirilmekte ve hatta “Trump Doktrini”nin bu şekilde oluşturulduğuna dair iddialar öne çıkmaktadır. Kuşkusuz Trump’ın “Twitter Diplomasisi” olarak tanımlanabilecek […]

The post Kelimeler Savaşı: Trump’ın İran Karşıtı Twitter Paylaşımlarının Arka Planı appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’ın sosyal medya sitesi Twitter üzerinden verdiği mesajlar, son dönemde sıklıkla gündeme gelmekte ve uluslararası kamuoyunda çeşitli tartışmalara yol açmaktadır. Bu sebeple de Twitter, Trump’ın uyguladığı politikaların önemli bir parçası olarak değerlendirilmekte ve hatta “Trump Doktrini”nin bu şekilde oluşturulduğuna dair iddialar öne çıkmaktadır.

Kuşkusuz Trump’ın “Twitter Diplomasisi” olarak tanımlanabilecek bir yöntem çerçevesinde yürüttüğü başkanlık süreci, ABD’nin 230 yıllık devlet tarihindeki hiçbir döneme benzememektedir. Zira Trump, televizyonlarda yayınlanan “Reality Show” programlarında sunuculuk yapmış ve üyesi olduğu partiyi beş kez değiştirmiş bir isimdir. Üstelik daha önce herhangi bir devlet görevinde de bulunmamıştır. Bu nedenle Trump’ın Amerikan devlet geleneğine yabancı olduğu ve alışılmışın dışında bir figür olarak siyaset arenasında yer aldığı ifade edilebilir. Twitter hesabını etkin bir şekilde kullanan Trump, bu yolla hem seçmenlerinin güvenini kazanmaya hem de iç politikadaki pozisyonunu netleştirmeye çalışmaktadır. Dolayısıyla onun kullandığı yöntem, kitlelerle doğrudan iletişim kurmayı hedeflemektedir. Nitekim Trump, 2016 yılında gerçekleşen ABD başkanlık seçimlerinde de sosyal medyayı aktif bir biçimde kullanmış ve Facebook, Twitter ve Instagram hesaplarında
bulunan 100 milyon takipçisinin desteği, seçimleri kazanmasında belirleyici olmuştur. Bu nedenle de Trump, “Sosyal medya, sahte kitle iletişim araçlarından daha etkilidir.” demektedir.

Göreve geldiği günden itibaren Trump’ın sosyal medyayı kullanış biçimi, onun bu platform üzerinden dünya gündemini belirleyebileceğini göstermiştir. Örneğin geçtiğimiz sonbaharda, Kuzey Kore lideri Kim Jongun hakkında söz konusu uygulama üzerinden yapmış olduğu açıklamalar, tüm dünyanın nükleer bir savaşın patlak vermesinden endişe duymasına neden olmuştur. Bu endişeye bağlı olarak ABD iç siyasetinde de yeni polemikler yaşanmış ve nükleer silah kullanma yetkisinin Trump’ın elinden alınmasına yönelik çağrılar yapılmıştır. Çünkü paylaştığı iletide Trump, “Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’ni tamamen yok etmek” gibi bir tehditte bulunarak açık bir şekilde nükleer silah kullanacağını ima etmiştir.

22 Temmuz 2018 tarihinde ise ikinci bir skandala imza atan Trump, bu kez de paylaştığı iletide İran’ı hedef tahtasına oturtmuştur. Trump büyük harflerle yaptığı paylaşımda, İran’ın bir daha asla ABD’yi tehdit etmemesi gerektiğini vurgulamış ve aksi hâlde, Tahran’ın ağır sonuçlara katlanacağını belirtmiştir.

Trump’ın sosyal medya üzerinden gelişigüzel yaptığı düşünülen bu paylaşımlar, sanıldığı gibi kontrolsüz söylemlerden ibaret olmayıp konuyu araştıran uzmanlar tarafından iç politikayla ilişkilendirilmektedir.

The post Kelimeler Savaşı: Trump’ın İran Karşıtı Twitter Paylaşımlarının Arka Planı appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
2017 İran Cumhurbaşkanlığı Seçimleri: “Seçim Süreci, Hasan Ruhani’nin Zaferi ve Gelecek Dört Yılı” https://www.ankasam.org/2017-iran-cumhurbaskanligi-secimleri-secim-sureci-hasan-ruhaninin-zaferi-ve-gelecek-dort-yili/ Mon, 01 May 2017 14:29:07 +0000 http://devankasam.wpengine.com/?p=10739 19 Mayıs 2017 tarihinde gerçekleştirilen 12. İran Cumhurbaşkanlığı Seçimleri mevcut Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin seçim zaferiyle sonuçlanmıştır. Hasan Ruhani’nin ikinci dönem için seçilmesiyle beraber İran’ın iç ve dış politikasında nasıl bir değişim ve(ya) dönüşümün yaşanacağı sorusu gündemde ilk sırayı almıştır. Böylesi bir dönemde İran’ın seçimlerini tüm ayrıntılarıyla ele alan, ülkedeki siyasi cenahları, anayasal kurumları ve iç […]

The post 2017 İran Cumhurbaşkanlığı Seçimleri: “Seçim Süreci, Hasan Ruhani’nin Zaferi ve Gelecek Dört Yılı” appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
19 Mayıs 2017 tarihinde gerçekleştirilen 12. İran Cumhurbaşkanlığı Seçimleri mevcut Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin seçim zaferiyle sonuçlanmıştır. Hasan Ruhani’nin ikinci dönem için seçilmesiyle beraber İran’ın iç ve dış politikasında nasıl bir değişim ve(ya) dönüşümün yaşanacağı sorusu gündemde ilk sırayı almıştır. Böylesi bir dönemde İran’ın seçimlerini tüm ayrıntılarıyla ele alan, ülkedeki siyasi cenahları, anayasal kurumları ve iç politik çekişmeleri geniş bir yelpaze içerisinde bizlere aktaran 2017 İran Cumhurbaşkanlığı Seçimleri raporumuzu Hasan Ruhani’nin iç ve dış politikada karşılaşacağı muhtemel zorlukları, ikinci dönemdeki önceliklerini, gelecek vizyonunu ve buna yönelik beklentileri ortaya koyan genişletilmiş versiyonuyla sizlere sunmaya karar verdik. Birinci bölümde İran siyasal sisteminin kapsamlı bir okumasıyla beraber İran seçimlerine giden süreci, ikinci bölümde Hasan Ruhani’nin iç ve dış politikadaki önceliklerini, zorluklarını ve geleceğe yönelik beklenti ve çözüm önerini inceleyecek ve bu sayede karşılaştırmalı bir analiz yapma fırsatını bulacaksınız. İlk döneminde seçim vaatlerini büyük ölçüde yerine getiremediği gerekçesiyle sert eleştirilere maruz kalan Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, ikinci döneminde yeni bölgesel risk ve tehditler ile karşı karşıya kalmakta ve bölge jeopolitiğinde giderek kıskaç içerisine alınan İran, Ruhani’nin iç ve dış politikada zorlu sınavdan geçeceğine dair işaretler vermektedir.

İran’ın yönetim anlayışının yanı sıra seçimler üzerinde etkili olan anayasal kurumların, ülkedeki siyasi cenahların, seçime giden sürecin ve seçim sonrası Hasan Ruhani’nin iç ve dış politikada karşılaşacağı zorlukların ve izleyeceği politikaların ayrıntılı bir şekilde anlatıldığı bu raporu siz çok değerli okuyucularımızın beğenisine sunuyorum.

Çalışmada İran yönetim sistemine ve anayasal kurumlarına açıklık getirilmiş ve bu sayede reformist lider Hasan Ruhani’nin ilk dört yıllık iktidarı boyunca karşılaştığı ve bundan sonra karşılaşacağı muhtemel zorlukların kolayca anlaşılabilmesi amaçlanmıştır. Bunun yanı sıra çalışmada siyasi cenahların konumunun açıklanması ve seçime giden süreçteki gündem maddelerine yer verilmesi, Hasan Ruhani’nin iç politikada karşılaştığı ve bundan sonra karşılaşacağı sistematik zorluklara yönelik çıkarımlarda bulunmamızı sağlayacaktır.

 

The post 2017 İran Cumhurbaşkanlığı Seçimleri: “Seçim Süreci, Hasan Ruhani’nin Zaferi ve Gelecek Dört Yılı” appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
Suriye İç Savaşı ve Türkiye’nin Değişen Güvenlik Gündemi https://www.ankasam.org/suriye-ic-savasi-ve-turkiyenin-degisen-guvenlik-gundemi/ Mon, 01 May 2017 13:26:24 +0000 http://devankasam.wpengine.com/?p=10735 2011 yılında patlak veren Arap Baharı bölgenin jeopolitik denkleminde ve güvenlik paradigmalarında önemli bir sarsılma meydana getirmiş ve bu kapsamda önemli jeostratejik konuma sahip olan Suriye, küresel güç mücadelesinin düğümlendiği ve Ortadoğu’ya terör ve istikrarsızlık ihraç eden başarısız bir devlet haline gelmiştir. Türkiye, en uzun sınırı paylaştığı komşusu Suriye’de yaşayan gelişmeleri en başından beri dikkatle […]

The post Suriye İç Savaşı ve Türkiye’nin Değişen Güvenlik Gündemi appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
2011 yılında patlak veren Arap Baharı bölgenin jeopolitik denkleminde ve güvenlik paradigmalarında önemli bir sarsılma meydana getirmiş ve bu kapsamda önemli jeostratejik konuma sahip olan Suriye, küresel güç mücadelesinin düğümlendiği ve Ortadoğu’ya terör ve istikrarsızlık ihraç eden başarısız bir devlet haline gelmiştir. Türkiye, en uzun sınırı paylaştığı komşusu Suriye’de yaşayan gelişmeleri en başından beri dikkatle izlemiş, sorunun çözümü için Esad rejimi ile görüşmeler gerçekleştirmiş ve çatışma çözümü için uluslararası düzeyde birçok diplomatik girişimlerde bulunmuştur. Türkiye, 2000’li yıllarda ortaya koyduğu yeni dış politika ilkeleri kapsamında kendini bölgesel ve uluslararası düzeyde yeniden konumlandırmaya ve eklemlendiği jeopolitik eksenden bağımsız politikalar geliştirmeye başlamıştır. Bu doğrultuda Türkiye bir taraftan etkin dış politik argümanlar üretirken diğer taraftan bölge jeopolitiğinde ve yakın çevre güvenlik mihverinde kuşatılmış ve böylelikle yalnızlaşmaya başlamıştır. Bu kapsamda Suriye, Türkiye’nin dış politika ve güvenlik konseptinde köklü değişikliklere yol açacak önemli bir kriz, dinamizm ve test alanı olmuştur. Türkiye’nin değişen güvenlik gündemini ve süreç içerisinde geliştirdiği yeni güvenlik konseptini incelemek, ülkenin ulusal güvenliğine yönelen ve bundan sonra yönelecek muhtemel risk ve tehditlerin farkına varılması açısından hayati önem arz etmektedir. Bu noktada Türkiye’nin güvenlik konseptine önemli bir dinamizm getiren ve büyük oranda dönüşmesine yol açan Suriye İç Savaşı’nı yine bu doğrultuda incelemek kaçınılmaz bir hal almıştır.

“Suriye İç Savaşı ve Türkiye’nin Değişen Güvenlik Gündemi” adlı bu çalışmamızda, bölgesel güç olarak Türkiye ve onun Arap Baharında üstlendiği rol, Türkiye’nin yakın dönem dış politikasında karşılaştığı zorluklar, Türkiye’nin yalnızlaşmaya giden süreci, Suriye’de değişen dengelerle birlikte Türkiye’nin yeni ulusal güvenlik konsepti arayışları ve Türkiye’yi bekleyen belirsizlikler, risk ve tehditler ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir.

Türkiye’nin yakın dönem güvenlik paradigmalarını etkili bir şekilde analiz etmesi ve bundan sonra karşılaşacak risk ve tehditleri çözüm önerileriyle birlikte açıklaması, çalışmanın önemini arttırmaktadır. Çalışma, uluslararası terörizmin ve küresel güvenlik tehditlerinin zirve yaptığı bir dönemde Türkiye’nin etkin güvenlik politikaları üretebilmesi adına Suriye İç Savaşı’nın ve Türkiye’nin değişen güvenlik gündeminin başarılı bir şekilde okumasını yapmıştır. Çalışma Ortadoğu’ya ilgi duyan tüm meraklı okurların keyifle okuyacağı bir başucu kaynağı olacaktır.

 

The post Suriye İç Savaşı ve Türkiye’nin Değişen Güvenlik Gündemi appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
2017’de Nasıl Bir Ortadoğu: Riskler, Tehditler Fırsatlar https://www.ankasam.org/2017de-nasil-bir-ortadogu-riskler-tehditler-firsatlar/ Sun, 01 Jan 2017 14:25:00 +0000 http://devankasam.wpengine.com/?p=10577 Osmanlı Devleti toprakları, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından savaşta galip gelen güçler tarafından paylaşılmıştır. Bu çerçevede, dünya dengeleri açısından önemli bir bölge olan Ortadoğu topraklarında, İngilizlerin “böl-yönet” politikasının sonucu olarak çok sayıda ülke kurulmuştur. Fakat bu topraklar farklı siyasi birimlere ayrılırken, herhangi bir kenetleyici faktör üzerinden yola çıkılmamıştır. Çizilen yapay sınırlar yüzünden çıkan anlaşmazlıklar günümüzde de […]

The post 2017’de Nasıl Bir Ortadoğu: Riskler, Tehditler Fırsatlar appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>
Osmanlı Devleti toprakları, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından savaşta galip gelen güçler tarafından paylaşılmıştır. Bu çerçevede, dünya dengeleri açısından önemli bir bölge olan Ortadoğu topraklarında, İngilizlerin “böl-yönet” politikasının sonucu olarak çok sayıda ülke kurulmuştur. Fakat bu topraklar farklı siyasi birimlere ayrılırken, herhangi bir kenetleyici faktör üzerinden yola çıkılmamıştır. Çizilen yapay sınırlar yüzünden çıkan anlaşmazlıklar günümüzde de güncelliğini korumaktadır. Böylece, Ortadoğu toprakları üzerinde inşa edilen ülkeler, orada yaşayan halkın iradesi dışında, yapay bir şekilde ve gerçekliği olmayan vaatler üzerine kurulmuştur. Durum böyle olunca, sorunlar Ortadoğu ülkelerinin peşini bırakmamıştır. Dahası Ortadoğu, siyasi olarak ve güvenlik bakımından dünyanın en sıcak çatışmalarına sahne olan, en sorunlu bölgesi haline gelmiştir.

Ortadoğu’da her dönem, uluslararası sisteme ve konjonktüre göre farklılık gösteren sorunlar ortaya çıkmıştır. Örneğin; 1948 yılında Filistin toprakları üzerinde İsrail adında bir devletin kurulması, Araplar ile İsrail arasında yaşanacak çok sayıda savaşın ve şiddetli bir çekişme ortamının zeminini oluşturmuştur. İsrail-Filistin Sorunu, bu iki taraf arasında yaşanan bir anlaşmazlıktan ziyade, Yahudi-Müslüman çekişmesine sebebiyet vermiştir. Ortadoğu ülkeleri arasındaki etnik sorunların yanı sıra, dini temelli anlaşmazlıklar da bölgenin güvenliğini sarsmış ve uzun süreli bir huzursuzluk ortamının doğmasına neden olmuştur.

İran’da 1979 yılındaki rejim değişikliğinin ardından Caferi mezhebini temel alan bir yönetimin kurulması, Ortadoğu’da yeni tür bir çekişmenin ve anlaşmazlığın başlamasına neden olmuştur. 1979 yılında İran’da kurulan yeni rejimin en önemli hedeflerinden biri “Devrim İhracı Politikası” olmuştur. Humeyni, “Devrim İhracı Politikası”nın başarılı olmasının yolunun Irak’tan geçtiğini gayet iyi anlamıştır. Bu yüzden de Irak’ı karşısına alarak “Devrim İhracı Politikası” çerçevesinde Irak’la savaşmıştır. Eğer Irak-İran Savaşı’nın başlamasından Saddam Hüseyin sorumluysa, savaşın sekiz yıl uzamasının sorumlusu da Humeyni’dir. Böylece 2003 yılına kadar Saddam Hüseyin, İran’ın “Devrim İhracı Politikası”na ve bölgeyi Şiileştirme projelerine karşı çıkmışsa da; bu tarihten itibaren ABD ile İran’ın yapmış olduğu işbirliği, Irak’ın İran’a altın tabakta sunulmasına neden olmuştur. Böylece, Irak’ın ABD tarafından işgal edildiği 9 Nisan 2003 tarihi, Şii-Sünni mezhep çatışmasının ön plana çıkarılması bakımından büyük önem arz etmektedir.

 

The post 2017’de Nasıl Bir Ortadoğu: Riskler, Tehditler Fırsatlar appeared first on ANKASAM | Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi.

]]>